Uzun seneler sanayiye yönelik desteklerini asgari seviyeye indiren birçok devlet, tavır değiştirdi. Pandemiden sonrasında yıldızı tekrardan parlayan endüstri sektörüne verilen destek sunar zirveye çıktı

Dünya genelinde endüstri politikalarına fazlaca uzun seneler “vebalı” muamelesi yapılmış oldu. 1980’lerden 2010’lu yılların başına kadar bir çok ülkede devletin endüstri ve teknoloji alanlarına yönelik destek ve müdahaleleri asgari seviyelere inmişti. Bu eğilim, küresel finans krizinden sonrasında değişmeye başladı. Devletin endüstri ve teknoloji üstündeki destekleyici ve yönlendirici hamlelerinde kayda kıymet bir artış var. Endüstri politikaları tarihin tozlu raflarından çıkıp tekrardan yükselişe geçti.

ABD’deki “Çip Yasası” ve “Enflasyonu Düşürme Kanunu”, AB’nin “Yeşil Mutabakat Endüstri Planı”, Japonya’daki “Iktisat ve Endüstri Politikasında Yeni Yön” girişimi ve Cenup Kore’deki “K-Chips Yasası” son birkaç yılda devreye giren endüstri politikalarına yönelik bazı güncel örnekler. Endüstri politikaları yalnız gelişmiş ülkelerde popüler değil. Çin, Hindistan, Meksika ve Türkiye benzer biçimde gelişen ülkelerde de endüstri politikalarının ağırlığı artıyor.

DEĞİŞİMİN ŞİFRELERİ

Bu değişimin arkasında pek fazlaca etken bulunuyor: Koronavirüs salgınının tedarik zincirleri üstünde yol açmış olduğu problemler, yeşil dönüşüm, suni zekâ ve robotik benzer biçimde yeni nesil teknolojilerin fazlaca süratli yaygınlaşması, büyük güçler içinde kızışan teknolojik rekabet, jeopolitik riskler…

Bu faktörleri dikkate aldığımızda endüstri politikalarının değişik amaç ve motivasyonları olabileceğini söyleyebiliriz:

Yeşil teknolojilerin gelişimini hızlandırmak,

Suni zekâ benzer biçimde teknolojilerin işgücü piyasasını bozmasını engellemek,

Şirketlerin dijital dönüşüme entegre olmasını sağlamak,

Müdafa sanayinde yerlilik oranını arttıracak yeniliklerin önünü açmak,

Ülkenin internasyonal rekabet enerjisini desteklemek,

Küresel tedarik zincirindeki aksaklıklara karşı ülke ekonomisinin bağışıklığını güçlendirmek.

SEÇİCİ VE HEDEF ODAKLI

Bilim dünyasında ve internasyonal kurum/kuruluşlar özelinde de endüstri politikalarına yönelik ilgi artıyor. Senelerce endüstri politikalarını görmezden gelen ve hatta kötüleyen ana akım ekonomi anlayışı bile bu politikalara daha sıcak bakmaya başladı. Endüstri politikalarının ekonomik yapıyı dönüştürdüğüne ve refahı artırdığına dair bulgular ortaya koyan bilimsel çalışmaların sayısında artış var.

IMF bile artık endüstri politikalarına daha sıcak bakıyor. Eskiden yapmış olduğu benzer biçimde, endüstri politikalarının potansiyel pozitif etkilerini görmezden gelmiyor. IMF, Mali İzleme Raporu’nun güncel versiyonunda endüstri politikalarının etkilerine dair kapsamlı bir emek verme hazırlamış. Bundan 10-15 yıl ilkin olsaydı IMF, endüstri politikaları külliyen gereksiz diyerek mevzuyu kapatırdı. Şimdilerde daha objektif ve bilimsel bir yaklaşım benimsiyor. IMF son çalışmasında endüstri politikalarının verimliliği ve inovasyonu desteklemek için her koşulda ‘büyülü bir deva’ olmadığının altını çizmekle birlikte, iyi tasarlanmış ve seçici endüstri politikalarının daha yüksek büyümeye yol açabileceğine ve yeşil ve dijital ekonomiye geçişi hızlandırabileceğine de vurgu yapmış.

Endüstri politikalarını uygularken sektör, ürün ve teknoloji ölçeğinde seçici olunması durumunda, politikaların başarı şansı artıyor. İçeride verimliliği dışarıda rekabet enerjisini arttırma potansiyeline haiz sektör, ürün ve teknolojileri bulup, endüstri teşviklerini ağırlıklı olarak bu alanlara yönlendirmek en doğrusu. Seçici politikaları uygulamakla iş bitmiyor. Teşviklerin belirlenen hedefler doğrultusunda işleyip işlemediğini maliyet- etkinlik analizleriyle denetlemek gerekiyor.

Her endüstri politikasının başarıya ulaşmış olacağının bir garantisi yok. Fakat birçok ülkenin tekrardan endüstri politikalarının kapısını çalmasının temel bir sebebi var. O da “seçici” ve “hedef odaklı” endüstri politikaları olmadan yukarıda maddeler halinde sıraladığım amaçlara yalnız piyasa mekanizmasıyla erişilemeyeceği gerçeği.