ABD’deki meşhur Kaliforniya Üniversitesi’nde meydana getirilen yeni bir araştırma hanım doktorların daha başarıya ulaşmış bulunduğunu gösterdi.

Ciddi bir araştırmadan bahsediyorum. ABD’de 2016 ve 2019 arasındaki 458 binden fazla hanım ve 319 binden fazla adam hastanın sıhhat hizmet verileri incelendi.

Indepentent Türkçe’nin haberine bakılırsa hanım doktorların tedavi etmiş olduğu hanım hastaların ölüm oranı yüzde 8,15 iken, adam hekimler tarafınca tedavi edilenlerin oranının yüzde 8,38 olduğu görüldü.

Ek olarak hanım doktorların tedavi etmiş olduğu adam hastalar için ölüm oranı yüzde 10,15 olarak bulunmuş oldu; bu da adam hekimler tarafınca tedavi edilenler için yüzde 10,23 olan orandan daha düşük.

Araştırmada hastaneye tekrardan yatış oranlarında da aynı örüntü görüldü.

Bilim adamları bu oranları “klinik açıdan kayda kıymet” bir fark olarak değerlendirdi.

İnsan yaşamı söz mevzusu olunca yüzde 0,23 fark mühim!

Peki, bu farkın sebebi ne?

Araştırmayı yürüten uzmanlara bakılırsa ortaya çıkan bulgular hanım ve adam hekimlerin tıbbi pratikleri değişik şekilde uyguladıklarını ve bu farklılıkların hastaların sıhhat neticeleri üstünde mühim bir etkiye haiz bulunduğunu gösteriyor.

Bu farkın adam doktorların hanım hastalarının sıhhat sorunlarının ciddiyetini hafife almalarıyla bağlantılı olabileceği belirtiliyor.

Adam doktorların hanım hastalarının ağrı seviyeleri ve inme riskini hafife aldıkları, bunun da tedaviye geç başlanmasına yada noksan tedaviye yol açmış olduğu söyleniyor.

Ek olarak hanım doktorların hanım hastalarıyla daha iyi yazışma kurabilmeleri hastaların hastalıkla ilgili kilit detayları söyleme ihtimalini artırıyor.

Ek olarak hanım hastalar, duyarlı muayeneler esnasında hanım doktorlarla daha rahat ve detaylı konuşabiliyor.

Şu demek oluyor ki samimi, doğru yazışma tedavinin başarısını artırıyor.

Cerrahi operasyon gerektiren tedavilerde adamların fizyolojik üstünlükleri yardımıyla genel anlamda daha başarıya ulaşmış olduklarını da unutmamak gerek!

Sadece tabip da olsalar adamların hanımefendilere bakılırsa daha vurdumduymaz ve gamsız olmaları hasta ölümlerini artıyor benzer biçimde gözüküyor.

Elbet bu mevzuda daha çok araştırma sonucuna gerekseme var.

***


BARINMA HAKKI

Demet Akalın “Bugün bir yere gidiyorsun dört şahıs, 3-4 bin lira hesap geliyor. Kiracım evimde 5 bin liraya oturuyor. Başkası 25 bin, benimkisi 5 bin liraya oturuyorsa ben mağdurum. O evi almak için gece gündüz çalıştım” dedi.

Meşhur olduğundan de kiracı problemi gündem oldu.

Hadi Akalın 5 bin lira kiraya muhtaç değil. Senelerce çalışıp biriktirip ikinci bir konut alanların aldıkları kiraların enflasyon karşısında erimesi ne olacak?

Birçok insan emeklilikte hiç kimseye muhtaç olmamak, yan gelir elde etmek için ikinci ev alıyor.

Elbet 20, 30 ve daha çok konutu olanlar da var normal olarak. Aslolan problem da burada konutun yatırım aracına dönüşmesiyle başlıyor!

Oysa barınmak insanların en organik hakkı olmalı fakat ekonomik sistem o şekilde bir kurgulanmış ki, bir daire sahibi olabilmek için insanların senelerce çalışıp para biriktirmesi gerekiyor.

Şehirleşerek barınma ihtiyacının ranta dönüştürülmesi çağıl, maaşlı köleliye geçişin ilk adımlarından biri.

Yoksa insanoğlu varoluşundan beri ilkin mağaralarda sonrasında kerpiçten, ağaçtan evlerle barınma sorununu çözebilmiş.

Barınmanın yatırım ve rant aracına dönüşmesi dünyanın temel problemi. Elbet bunun arsa, inşaat maliyetleri benzer biçimde ekonomik sebepleri var.

Gene de insanoğlunun tüm yaşamını 90 m2 bir konut alabilmek için emek vererek geçirmesi acayip ve ağlatısal bir durum.

Mars’a yerleşme planları meydana getiren insanoğlu haiz olduğu teknoloji ve kaynaklarla barınmanın parasız olduğu bir uygarlık yaratabilirdi.

Sadece o vakit da barınma ve yeme ihtiyacı karşılanan insanlarla paracı sistem temeli olan ‘artı-değer’ oluşturulamazdı.

***


ÇOCUK YAPANA 2 MİLYON TL!

Cenup Kore dünyanın en düşük doğurganlık oranına haiz. Ülkede son üç senedir ölüm sayısı doğum oranını geçiyor.

Hükümet de doğum oranını çoğaltmak amacıyla doğan her bebek için ebeveynlere 100 milyon won (ortalama 2,40 milyon TL) nakit ödeme yapmayı planlıyor.

Düşük doğum oranlarında Koreli çiftlerin artan yaşam pahalılığı ve düşen yaşam kalitesinden duydukları hayal kırıklığı birincil niçin olarak görülüyor.

Türkiye’de de doğurganlık hızı son yıllarda kademeli şekilde düşüyor.

2001 senesinde 2,38 çocuk iken 2022 senesinde 1,62 çocuk olarak gerçekleşti.

Devletimizde de doğurganlık hızını artıracak politikalar devreye sokulmalı.

***


SAHA DIŞI FAKTÖRLER!

Skandal göstere göstere geldi. O denli uyarıya, adil futbol çağrısına karşın Fenerbahçe, Sivasspor karşısında yanlış bir penaltı kararıyla oldukca kıymetli iki puan yitirdi.

Fenerbahçe yabancı yargıcı istiyordu “Alın size yabancı yargıcı” diyenler de var. Bu iki haftalık bir mevzu değil ki! Aylar öncesinden yabancı yargıcı istendi.

O şekilde derhal en başarıya ulaşmış VAR hakemi bulmanın kolay olmadığını, hür ülkenin sürem başlangıcında hakemleri belirlediğini söylüyorduk.

Fakat TFF yabancı VAR hakeminin bile düşük kalitelisini getirmeyi başardı! Kim bilir “Yabancı hakemle de olmuyor” mesajı vermek istediler.

Futbol yorumcularına bakıyorum gene başkan ve teknik direktör görevli tutuluyor. Elbet başarısızlıkta onların da oranı var fakat aslolan niçin Fenerbahçe’nin saha dışı faktörler yüzünden kaybetmesi!

Bunun bu şekilde bulunduğunu Rıdvan Dilmen, Ahmet Çakar benzer biçimde birçok meşhur yorumcu söylemiş oldu aslına bakarsan!

O yüzden her sürem sonu Fenerbahçeli teknik direktörleri tek görevli tutan yorumculara şüpheyle yaklaşın derim!

***


Altyazı

“Kimseyi unutmuyoruz biliyor musun? Çuval benzer biçimde sırtımızda taşıyoruz kaybettiklerimizi. Hamal gibiyiz oğlum. Şükrediyoruz, küfrediyoruz, sabrediyoruz fakat tilki benzer biçimde kafamızda dolanıyorlar. Ölen de aynı, terk eden de aynı. İkisini de hayal olarak hatırlıyorsun.” (Dağ)