İslam Kalkınma Bankasının (İKB) 50. yıl dönümü dolayısıyla Riyad’da düzenlenen İKB Senelik Toplantıları kapsamında “Guvernörler Diyaloğu-Türkiye” oturumu düzenlendi.

Görüşmede konuşan Gömü ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’de enflasyonla mücadeleyi desteklemek için güvenilir bir mali çerçeve oluşturduklarını ve depremin etkilerine karşın kamu maliyesinin iyiye gittiğini söylemiş oldu.

Türkiye’nin kamu borç stokunun ulusal gelire oranının yüzde 29,5 ile gelişmekte olan piyasaların averajının yarısından daha azca bulunduğunu dile getiren Şimşek, mali disiplinin de Türkiye’nin Orta Vadeli Programı’nın temel bileşenlerinden bulunduğunu altını çizdi.

Şimşek, Türkiye’nin oldukca kapsamlı bir yapısal düzeltim gündemi de bulunduğunu kaydederek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Para politikası ve maliye politikası arzu ettiğiniz sonuçlara ulaşmanıza destek olabilir sadece bu tarz şeyleri sürdürülebilir kılmak yapısal uyum gerektirir. Dolayısıyla yapısal düzeltim programımız verimliliği arttırmayı, rekabetçiliği geliştirmeyi ve dolayısıyla potansiyel büyümeyi artırmayı amaçlıyor. Gördüğünüz şeklinde program oldukça sağlam, kendi içinde tutarlı ve güvenilir. Programı açıkladığımızdan bu yana kuvvetli bir yatırımcı ilgisi var. Yurt içi ve yurt dışından gelen tepkiler oldukça kuvvetli oldu. Bu, 2 senelik bir program. Dolayısıyla tam neticelerini görmemiz için zamana ihtiyacımız var. İlk göstergeler programın işe yaradığı ve Türkiye’yi tekrardan sürdürülebilir yüksek gelişme patikasına oturtmak için gerekenlere haiz olduğu yönünde.”

“PROGRAMIMIZA YÖNELİK TEPKİLER SON DERECE OLUMLU OLDU”

Bakan Şimşek, programın hemen hemen ilk aşamada olsa dahi işe yaradığını belirterek, “Gelecek yıl bu zamanlar sonuçlar hakkında konuşabilecek bir konumda olacağımızı düşünüyorum.” diye konuştu.

Cari işlemler açığının neredeyse yarı yarıya azaldığını dile getiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulunmuş oldu:

” İşsizlik oranı son on senenin en düşük seviyesinde. Makul bir gelişme, düşük işsizlik oranı, iyileşen kamu maliyesi ve dezenflasyon sürecine sahibiz. Programımıza yönelik tepkiler son aşama pozitif oldu. Tam bir not artırımı aldık, tüm derecelendirme kuruluşları Türkiye’ye ilişkin görünümlerini negatif ya da durağandan pozitife çevirdi. Büyük olasılıkla kredi notumuzda artışlar olacak. “

TÜRKİYE TİCARETTEKİ YENİ EĞİLİMLERDEN FAYDALANIYOR

Gömü ve Maliye Bakanı Şimşek, küresel ticaretteki bölünmeye işaret ederek, bölünmenin ticaretin önünde büyük bir engel bulunduğunu sadece Türkiye için bir avantaj oluşturduğunu söylemiş oldu.

Küresel ticaretteki parçalanmayla dost ve yakın ülkelerden tedariğin arttığını özetleyen Şimşek, Yakın ülkelerden tedarik (nearshoring) küresel pandemi sonrası yeni normaldi. Şimdi, stratejik rekabet ve ticari parçalanmayla dost ülkelerden tedarik (friendshoring) yeni düzgüsel haline geldi. Her ikisine de baktığımızda, Türkiye bu iki eğilimden en fazla yararlanan ülkelerden biri oldu.” şeklinde konuştu.

Bakan Şimşek, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği’ne dayalı ticari ilişkisine; Orta Doğu ve Şimal Afrika ile zamanı, kültürel ve ticari bağlarına ve Orta Asya ülkeleriyle dostluğuna dikkati çekerek, “Türkiye’nin ihracatının yüzde 70’ini oluşturan çevremiz dost ve yakın olarak nitelendirilebilir. Dolayısıyla, ticaretteki parçalanmadan yarar sağlayabiliyoruz.” ifadelerini kullandı.

“YEŞİL DÖNÜŞÜM TÜRKİYE İÇİN GEREKLİLİK”

Bakan Şimşek, Türkiye’nin yeşil iktisat ve enerji dönüşümünde attığı adımlara değinerek, yenilenebilir enerjiye yatırımın bir gereklilik bulunduğunu altını çizdi.

Türkiye’nin 2022’de petrol ve naturel gaz ithalatına 97 milyar dolar ödediğini anımsatan Şimşek, bu rakamın 2023’te 70 milyar doların üstünde bulunduğunu ve bu yıl da 80 milyar dolara yakın olacağını söylemiş oldu.

Şimşek, Türkiye’nin enerji ithalatına bağımlılığını azaltabildiği seviyede makro finansal istikrarsızlığın ana deposu olan cari açığı da düşürebileceğini belirterek, “Dolayısıyla, bizim için cari açığın sürdürülebilirliği söz mevzusu olduğunda, yenilenebilir enerji kilit öneme haiz. Tek başına yenilenebilir enerji de değil, ekonominin yeşil dönüşümü mevzusunda büyük bir potansiyelimiz var.” açıklamasında bulunmuş oldu.

Türkiye’nin geçen yıl dünyadaki en büyük 4’üncü gezim destinasyonu olduğuna değinen Şimşek, “Bu yıl 60 milyon gezgin ve 60 milyar dolar gezim geliri hedefliyoruz. Senenin ilk 3,5 aylık dönemindeki rezervasyonlara ve seyahatlere baktığımızda, hedeflerimizle uyumlu bir ilerleme bulunduğunu görüyoruz ki bu Ukrayna ve Gazze’deki gelişmelere karşın.” diye konuştu.

“KÜRESEL FİNANS KOŞULLARININ GEVŞEMESİ GELİŞMEKTE OLAN EKONOMİLER İÇİN İTİCİ RÜZGAR”

Konuşmasının arkasından soruları yanıtlayan Şimşek, küresel merkez bankalarının faiz politikaları ve gelişmekte olan piyasalara ilişkin bir sual üstüne, şu anda iyi bir hikayesi olan oldukca azca gelişmekte olan ülke bulunduğunu söylemiş oldu.

Türkiye’nin mükemmel bir hikayesinin bulunduğunu dile getiren Şimşek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Öykü, ülkemizin yapısal olarak dönüşümüdür. Türkiye’nin programı fiyat istikrarını sağlamaya yönelik sadece yalnız bununla sınırı olan değil. Kapsamlı bir yapısal düzeltim programı da var. İnsan kaynağına yatırım hayata geçirmeye, yatırım ortamını iyileştirmeye, kamu maliyesi reformu hayata geçirmeye kararlıyız. Yeşil dönüşüm kadar dijital dönüşüm de mühim ve biz bu ikiz dönüşüm mevzusunda da lüzumlu adımları atacağız.”

Şimşek, ABD Merkez Bankası (Fed) yada Avrupa Merkez Bankası şeklinde bankaların ileriye dönük politikalarını gevşetmesinin finansal koşulları iyileştirme potansiyeli bulunduğunu vurgulayarak, finansal koşullar gevşediğinde getiri arayışının da güçleneceğini söylemiş oldu.

Türkiye şeklinde ülkelerin daha çok yatırım çekmek istediğini ve risk iştahının arttığını kaydeden Şimşek, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Küresel finansal genişleme hem de küresel gelişme için potansiyel destekleyici bir ortam anlamına ve kuvvetli küresel gelişme daha yüksek risk iştahı anlamına geliyor. Dolayısıyla, yüksek risk iştahı, gelişmekte olan piyasalara açıkça yarar sağlıyor ve Türkiye de bunlardan biri. Biz mükemmel bir hikayeye sahibiz sadece hem de küresel koşulların gevşemesi biz ve öteki gelişmekte olan ekonomiler için itici bir rüzgar olacak.”