Evime de yakın olduğundan Belgrad Ormanları’nda yürümeyi, mis benzer biçimde orman havası almayı fazlaca seviyorum.

Geçen hafta yürüyüş yaparken garip bir vakaya tanık oldum. Insanın biri Neşet Suyu olarak malum çeşmeden damacanalarla su doldurup hafifçe ticari aracına yüklüyordu. Hani bir-iki tane olsa anlayacaktım fakat ortada minimum 20 damacana vardı. Kısaca bir evin içme suyu ihtiyacını karşılamaktan öte “ticari” bir durumdan şüphelendim.

Malum, şehirde 25 litrelik bir damacana içme suyu 120 liradan satılıyor. Her gün çeşmeden doldurduğun 100 damacanayı sattığını düşünsen, vergisiz, kirasız, harçsız, bandrolsüz 2 bin 500 lira kemiksiz para eder. Ayda 26 günden etti mi sana 65 bin papel?

Çok açık ki İstanbul’un yalnız taşı toprağı değil, suyu da altın. Iyi mi olsa ne denetleyen, ne karışan, ne görüşen var…

NOT: Hedefim eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek değil elbet. Yalnız haksız kazanç sağlayanların tekerine çomak sokmak.

Suni zeka kafa mı buluyor?

Eurovision’u bu yıl, İsviçre adına yarışan rap şarkıcısı Nemo’nun The Code adlı şarkısı kazanmıştır. Suni zekaya “The Code” şarkısının hangi şarkıya yada hangi şarkıcının sesine benzediği soruldu. Dünya üstünde üretilmiş tüm müzikleri ve sesleri filtreleyen suni zeka, The Code şarkısını seslendiren Nemo ile Murat Boz’u eşleştirdi.

Bunun sebebi ise O Ses Türkiye yarışması… Murat Boz, ortalama 10 yıl önceki yarışmacı Asude Cemre’nin performansı sonrası, onun çıkardığı opera seslerini yansılamak etmeye çalışmış, ortaya da hem gülünç, hem de keyifli görüntüler çıkmıştı. Taramaları esnasında Murat Boz’un o videosunu referans alan suni zeka, Murat Boz’un çıkardığı seslerle, Eurovision’u kazanan şarkıcının çıkardığı sesleri eşleştirdi.

Ne yalan söyleyeyim, bu haberden sonrasında suni zekaya inancımı da yitirdim. Bizimle kafa bulup eğleniyor olmasın? (Murat Boz’un tazminat davası açma hakkı da saklı olmalı)

Hadise soyundukça reklam geliyor

Gülşen ile beraber son zamanlarda sahne kostümleri, müziğinin önünde koşan şarkıcılardan biri de Hadise. Dekolteleri öyleki cüretkar ki kendi camiasından bazı ünlüler bile “Hususi hayatında bir mesele mu var acaba?” diye ruhsal yorumlara girişiyorlar.

Benim dikkatimi çeken ise Hadise açıldıkça, bahtının da açıldığı. Zira şu anda kimselere nasip olmayacak şekilde aynı anda hem bir mücevher firmasının hem de alışveriş sitesinin reklamında oynuyor.

Ümit ederim bu durum, gençler içinde “Soyunan kazanır” benzer biçimde çarpık bir algıya sebep olmaz.

Gaf kürsüsü

Edirne’de alkollü vasıta kullanırken polise yakalanan şoförün savunması şapka uçuracak cinstendi: “Alkol kullanmayan şu aracı kullanamaz.”

Zap’tiye

Fenerbahçe’yi bu durumdan sadece Kurban Bayramı kurtarmış olur. O da Koç kurban ederlerse…

Ne demiş?

“Bir senenin kıymetini sınıfta kalan bilir. Bir ayın kıymetini evladı erken doğan bilir. Bir dakikanın kıymetini uçağını kaçıran bilir. Bir saniyenin kıymetini son anda hayatta kalan bilir. Bir salisenin kıymetini gümüş madalya alan bilir…” (Sandık Kokusu’nda Uğur Yücel’in canlandırdığı Hasan Ağa’nın sözleri)