İzmir Gaziemir’de taksi şoförlüğü icra eden 44 yaşındaki Oğuz Ergi iyi niyetinin kurbanı oldu. Gece yarısı üşümesin diye aracına almış olduğu 19 yaşındaki Kanıt Aysal tarafınca üç kurşunla sırtından vurularak öldürüldü. Cani hemen sonra araçta 10 dakika süresince para aradı. Sonrasında da can çekişen taksiciye “Yaa, bazı insanlara güvenmeyeceksin” diyerek yaşam dersi (!) verdi. Azca ilkin şoföre sırtından kurşun yağdıran kendisi değilmiş şeklinde, gasp etmiş olduğu cep telefonundan kızını arayarak “Baban kan kaybından ölüyor. Derhal ambulans çağır” dedi.

Son dönemde taksici denince akla en önce alan kişi seçimi icra eden, Arap gezgin “avlayan”, hanım döven, güzergah beğenmeyen tipler geliyor. Oysa taksicilik dünyanın en riskli ve eziyetli işlerinden biridir. Trafik çilesi bir yana, sarhoşuyla, itiyle, kopuğuyla, gaspçısıyla, sapığıyla, canisiyle boğaz boğaza bir mücadeledir taksicilik.

Kimi zaman de acıma gösterdiği bir insan tarafınca üç kuruş için sırtından üç kurşunla vurulmanın adıdır…

Ya caninin “Bazı insanlara güvenmeyeceksin” sözüne ne buyrulur? Kim bilir sırf bu söz yüzünden artık gecenin ayazında hiçbir genç, taksiye binemeyecek. Sıhhat nedenleriyle maske takanlar taksiye alınmayacak. Ne yazık ki “alan kişi seçmek” taksicinin “yaşam hakkı” olarak değerlendirilip bir mazerete dönüşecek. İşte bu yüzden o cani bir tek cinayetle değil, “insanlık suçu” işlemekle de yargılanmalı…

Planlı tatbikatlar

Sarıyer’deki kilise saldırısı esnasında içeride bulunan cemaatin içinde kızımın ilköğretim arkadaşı ve anası de vardı. Dehşeti ilk ağızdan dinlemek oldukça sarsıcıydı. Tanrı’tan saldırganların silahları tutukluk yapmıştı. Aksi halde kızıma, derslik arkadaşının yakarma ederken öldürüldüğünü iyi mi açıklardım?

Arka sokakların gölgelerinden gene kirli kokular yükseliyor. Her seçim öncesinde olduğu şeklinde karanlık eller harekete geçti. İstikrarı, itimatı, umudu yok etmek için…

Fatih Camii imamına hücum… Sarıyer’de kilise saldırısı… Diyarbakırlı Ramazan Hoca’nın öldürülmesi… ABD Başkonsolosluğu’na girmeye kalkan akıl hastası (!) genç… Bunların hepsinin aynı günlere rastlaması rastlantı mü? Bence değil… Dünyayı dinler savaşına sürüklemeye çalışan güçler, bir kez daha kendilerine tatbikat alanı olarak ülkemizi seçtiler.

Seçim öncesi meydana getirilen bu planlı tatbikatlara karşı her zamankinden daha uyanık olmalıyız.

Şimdi de TOGG’u bekliyoruz

Arka Sokaklar dizisinde bu hafta Dilan Polat rüzgarı esti. Polatgiller’in ilkin el konulmuş olan, sonrasında polis teşkilatına devredilen lüks otomobillerinden biri başroldeydi. Komiser Hüsnü Çoban’ın altına verilen Porsche için bizimki “Yağ şeklinde akıyor, yağ” güzellemesi yaparken, aracın önünde ailesiyle birlikte selfie çektirmeyi de dikkatsizlik etmedi.

Görüntüleri izleyince aklıma bir sual takıldı: Bizim yerli otomobilimiz TOGG niçin dizilerde tanıtım amacıyla kullanılmıyor? Haftaya Hüsnü Komiser bir TOGG kullansa ve “Bu hepsinden iyiymiş” dese iyi mi olur örneğin?

Gaflet kürsüsü

Youtube’da gösterilen Güldür Güldür skecinde -duyarsızlığı eleştirmek amacıyla da olsa- bir gaziye yöneltilen “Sen narsistsin. Kurşun yiyecek seni ayrıcalıklı yapmaz” şeklindeki hakaret ve aşağılama dolu sözler büyük tepki çekti.

Zap’tiye

Azem Hoca, Müge Anlı’ya çıksa, aramış olduğu çocuklarına iki günde kavuşur fakat o süre da dizi üçüncü bölümde biter.

Ne demiş?

“Instagram Dili ve Edebiyatı’nda gösterdiğin başarıyı Türk Dili ve Edebiyatı’nda da göstermen dileğiyle…’ (Bir öğretmenin karneye yazdığı not)