Internasyonal Para Fonu’nun (IMF) ‘Dünya Ekonomik Görünüm’ raporlarının ocak ve temmuz versiyonları ‘ara rapor’ durumunda. Şu sebeple, hem IMF, hem de Dünya Bankası (WB) ‘ana rapor’larını yılda iki kez, nisan ve ekim aylarındaki IMF-WB ilkbahar ve güz toplantılarında dünya kamuoyu ile paylaşmaktalar. Hatta, güz toplantılarının üç yılda bir Vaşington D.C. haricinde olması da bir anane. IMF, geçtiğimiz hafta gösterilen ‘ara raporu’nda bu kere betimleme yapmayı tercih etmiş. Buna bakılırsa, dünya ekonomisi için bulutlar ayrılmaya başlıyor ve güneş her an gözükebilir.

Enflasyonun istikrarlı bir halde düşmesi bir yana, ‘Kovid-19’, Rusya-Ukrayna Savaşı ve ‘Gazze’ye karşın küresel büyümenin de ayakta kalması, IMF tarafınca dünya ekonomisinin ‘yumuşak iniş’ için son aşamaya geçmiş olduğu olarak yorumlanmış. Bununla beraber, toparlanmanın kıtalar arası yayılımı yavaş ve ileride her an yeni bir türbülans da yaşanabilir. IMF, neoliberalizmin kalesi olmasına karşın, son üç başkan döneminde daha ‘gerçekçi’ bir duruş da sergiliyor. Bu yüzden, mali konsolidasyonu bir gereklilik olarak belirtse de, dünya politika tarihinin en yoğun seçim yılı olacağı gerçeğiyle, 2024’de 4,2 milyar insan sandık başına giderken, kamu desteklerine son verilmesinin gerçekçi olmadığını da belirtmiş raporunda.

IMF, bundan önceki ekim ayı raporunda, talep ve arz faktörlerine yönelik analizlerine bakılırsa daha iyi bir gerçekleşme yaşandığından hareket ile, tüm jeopolitik ve jeoekonomik gelişmelere karşın, küresel aktivitenin geçen senenin ikinci yarısında dirençli bulunduğunu kanıtladığını hatırlatıyor. Merkez bankalarının tüm sıkılaştırma tedbirlerine karşın, küresel talebin ayakta kalmış olduğu, arz tarafında ise, artan jeopolitik belirsizliklere karşın devam eden yatırımlar ile işgücüne katılımın artmayı sürdürdüğü, tekrardan tasarımlanan tedarik zincirleri ile daha ucuz enerji ve emtia fiyatlarının küresel arz ortamına da pozitif katkı sağlamış olduğu belirtilmekte.

Bu yüzden, IMF geçtiğimiz ekim ayında, yüzde 3 olarak tahmin etmiş olduğu 2023 büyümesini son raporda 0,1 puan yükselterek yüzde 3,1‘e; yüzde 2,9 olarak öngördüğü 2024 küresel gelişme oranı tahminini ise son raporda 0,2 puan iyileştirerek yüzde 3,1’e yükseltmiş. 2025 gelişme öngörüsünü de yüzde 3,2 olarak açıklamış. IMF’e bakılırsa işgücü piyasalarındaki sıkılık hafiflemekte ve kısa vadeli enflasyon beklentileri de iyileşmekte. Bu yüzden, yeni bir türbülans yaşanmaması halinde, merkez bankaları daha erken bir dönemde para politikasını gevşetmeye başlayabilir.

IMF’e bakılırsa, dünya genelinde hükümetlerin 2024-25 için açıklamış olduğu mali konsolidasyon tedbirleri, tarihin en büyük küresel seçim senesinde birçok ülkenin kamu harcamalarının devam etmesi yönünde artan hane halkı ve gerçek sektör çağrılarına bağlı olarak ertelenebilir. Nitekim, Avrupa genelinde çiftçilerin eylemleri netice vermiş gözüküyor. Kamu harcamalarının ve desteklerinin devamı ise, ekonomik aktiviteyi artırdığı kadar, enflasyonu da kıpırdanmaya sebep olabilir. 2025’e doğru ise, beklenenden fazlaca daha süratli ‘genleşen’ suni zeka alanındaki süratli gelişmeler, küresel alanda yatırımları artırabilir ve dijitalleşen üretim teknolojileri üretkenlik artışını tetikleyebilir. Bununla beraber, dijitalleşme küresel istihdam için yeni ve mühim zorluklar da oluşturacak.