Hekimoğlu türküsü hikayesi, büyük minik demeden her insanın ilgisini çeken bir destandır. Türk zamanı incelendiğinde buna benzer oldukça sayıda kahramanlık hikayesinin geçmişte yer aldığını görebilirsiniz. Hekimoğlu türküsünün hikayesi herkesi etkisinde bırakır niteliktedir. Hekimoğlu nerede vuruldu mevzusu da dört gözle beklenen bir husustur. Mevzunun ayrıntıları incelendiğinde oldukça garip bilgilere ulaşabilirsiniz. Hekimoğlu Türküsü nereye ilişkin araştırması yazımızın devamında.

Hekimoğlu Türküsü Hikayesi

Türk kültüründe halk kahramanlarının oldukça hususi bir yeri vardır. Bu kahramanlar içinde en oldukça malum ve ilgi duyulanlardan biri de Hekimoğlu’dur. Hekimoğlu, Samsun, Niksar, Tokat, Fatsa, Ordu dağlarında yargı sürmüş bir halk kahramanıdır. Esasında adı Hekimoğlu İbrahim’dir.

Hekimoğlu, yaşamış olduğu dönemde yoksul bir ailenin evladı idi. Hekimoğlu büyüdükçe mertliği, dürüstlüğü ve yiğitliği ile nam salmıştır. Hekimoğlu’nun yaşamış olduğu dönemde bölgede egemenlik kurmuş bir Gürcü beyi vardı. Bu bey, Asya adlı güzel bir kızla sözlü idi. Fakat bu kızın gönlü Gürcü beyinde değil Hekimoğlu’nda idi. İlerleyen dönemde Hekimoğlu da bu kıza ilgi duymuş ve aralarındaki aşk daha da ilerlemiştir.

Hekimoğlu ile Asya’nın içinde aşk yaşandığını öğrenen Gürcü Beyi çileden çıkar. Bu yüzden Hekimoğlu ile içinde büyük bir düşmanlık adım atar. Bey, Hekimoğlu’na haber göndererek kendisi ile teke tek karşılaşmayı teklif eder. Mertliği dillere destan olan Hekimoğlu bu teklifi kabul ederek buluşma yerine gelir. Gürcü Beyi sözünde durmayarak buluşma yerine kendi adamları ile gider. Hekimoğlu bölgeye vardığında iki taraf içinde çatışma çıkar. Hekimoğlu, akıllı düşüncesi ile çemberi yarar ve bu çatışmadan kurtulur.

Yaşanmış olan çatışmanın derhal arkasından Hekimoğlu Bolu’da bulunan annesinin yanına gider. Anasına durumu özetleyen Hekimoğlu, artık şehirde duramayacağını ona bildirir. Anası ile helalleşen Hekimoğlu, yanına amcasının oğlunu da alarak dağlara çıkar. Bu çıkışla yaşamının geri kalanını dağlarda geçirir.

Hekimoğlu Nerede Vuruldu ?

Hekimoğlu’nun dağa çıkış sebebini öğrenen köylüler kendisine destek olurlar. Köylüler her gereksinim duyduğunda Hekimoğlu onların yardımına koşar. Mertliği ve kahramanlıkları ile dillere destan olan Hekimoğlu, belli bir süre sonrasında Gürcü Beyi’nin korkulu rüyası olur. Bu yüzden Bey, her fırsatta Hekimoğlu’nu jandarmaya şikâyet eder. Fakat Hekimoğlu halk tarafınca korunduğu için jandarma bir türlü kendisini ele geçiremez. Hatta bigün Beyin adamlarının suç duyurusu ile jandarma Hekimoğlu’nun kalmış olduğu evi tamamen kuşatmıştır. Evin alt kısmında bulunan ekmek imalatçısı Hekimoğlu’nu evden kaçırmıştır. Belli bir süre sonrasında köyün muhtarı Beyin adamları ile ortaklaşa iş yapar ve Hekimoğlu’nun yakalanması için jandarmaya ihbarda bulunur. Etrafı sarılan Hekimoğlu’na halk da destek olduğundan bu kuşatma esnasında büyük bir arbede çıkar. Bu arbede ve çatışmadan Hekimoğlu kaçmayı başarmıştır.

Yukarıdaki vakayla ilgili iki değişik rivayet vardır. İlk rivayet, Hekimoğlu yaşanmış olan bu ateş çemberinden ağır yaralar alarak kurtulmuştur. Fakat almış olduğu yaralar sebebiyle ölmüştür. Öteki bir rivayet ise ölümüne sebep olan yaranın karın bölgesine almış olduğu yaralar olduğudur. Karın bölgesine yumruğu ile bastıran Hekimoğlu yaralı hali ile Ordu’ya kadar gelmiştir. Ordu’ya ulaşan Hekimoğlu bu yaradan kaynaklı olarak ölmüştür.

Hekimoğlu denildiğinde akla gelenlerden biri de aynalı martinidir. Türküde de geçen aynalı martini, Hekimoğlu’nun mavzerinin üstüne yaptırdığı hususi bir ekipmandır. Aynalı martini, Hekimoğlu çatışmaya girdiğinde düşmanın gözüne tutuluyor ve düşmanın gözünü kamaştırıyordu. Birçok çatışmadan başarı ile çıkmasının sebebi de aynalı martinidir.

Hekimoğlu türküsü geçmişten günümüze sevmiş olarak dinlenen bir türküdür. Söz mevzusu türkü 1966 senesinde TRT Halk Müziği Sanatçısı olan Umut Tokcan tarafınca bestelenmiştir.