Edebiyat dünyasındaki öykü, bir yazarın kendi iç dünyasını, gözlemlerini ve hayal enerjisini okuyucuya aktarma aracıdır. Bu bağlamda, örneksiz bir öykü, yazarın kendi sesini bulmuş olduğu, kendine özgü bir ifade seçimi geliştirdiği bir eserdir. Günümüzde pek oldukca oldukca öykü türü bulunmaktadır. Peki, bu tür iyi mi ortaya çıkmıştır, dünya edebiyatında ilk öykü nedir? İşte dünya edebiyatının ilk hikayesi ve yazarı…

Dünya Edebiyatında İlk Öykü Nedir?

Hikâye anlatımı tarihte oldukça eski dönemlere dayanır. Sözlü gelenekten gelen Binbir Gece Masalları, süre içinde birleşerek dünya edebiyatında mühim bir yer edinmiştir. Sadece, yazılı olarak ilk hikâye örneği 14. Yüzyılda yazılmış Decameron olarak kabul edilmektedir. Decameron, toplam yüz hikâyeden oluşan bir koleksiyondur ve bu hikayeler, aşk, trajedi, gülmece ve etik mevzuları kapsar. Yaratı, örneksiz yapısı, varlıklı temaları ve çeşitli karakterler vasıtasıyla anlatılan hikayelerle edebiyat yaşamına yeni bir nefes getirmiştir.

Dünya Edebiyatının İlk Hikayesi ve Yazarı

Decameron, İtalyan yazar Giovanni Boccaccio tarafınca 14. yüzyılda yazılmış bir eserdir ve dünya edebiyatında yazılmış ilk hikâye olmuştur. Decameron, Boccaccio’nun veba salgını esnasında Floransa’dan kaçarak Fiesole’de bir çiftlik evinde geçirdiği günlerde ortaya çıkmış bir eserdir. Bu sıkıntılı dönemde, yedi hanım ve üç adam karakterin bir araya gelmiş olarak birbirlerine anlattıkları hikayeler, eserin temelini oluşturur. Boccaccio, bu eserinde değişik karakterlerin anlattığı hikayeleri bir araya getirerek tek bir yaratı içinde çoklu hikâye anlatımının temelini atmıştır. Bu, daha sonraki yüzyıllarda birçok yazarın eserlerinde benzer bir yaklaşımı benimsemesine yol açmıştır. Decameron, edebiyatın evriminde mühim bir rol oynamasının yanı sıra, yazarlara değişik perspektifler, okuyuculara da varlıklı bir tecrübe sunma mevzusunda da öncü bir rol oynamıştır.