Ferhat ile Şirin hikayesi gerek Türk Edebiyatı gerekse Türk Halk Edebiyatı içinde mühim bir yere haizdir. Öykü ile yakından ilgilenen kişiler Ferhat ile Şirin hangi yıllarda yaşadı sorusunun yanıtı ile oldukça yakından ilgilenir. Ferhadname ismiyle de malum bu öykü oldukça güzel bir aşk öyküsünü anlatır. Bundan dolayı Ferhat ile Şirin hikayesi gerçek mi, ne süre yaşadılar sorularına sizler için yanıtlar aradık ve haberimizin devamında paylaştık.

Ferhat İle Şirin Hikayesi Nedir?

İranlı ve Türk divan şairleri tarafınca mesnevi şeklinde yazdıkları Ferhat ile Şirin efsanesi Balkanlar, Türkiye, İran, Azerbaycan ve Orta Asya’ya gore değişimlere uğramıştır. Sadece bu durum hikayenin anlatılabilirliğini etkilememiştir. Benzeri hikayelerde de olduğu benzer biçimde Ferhat ile Şirin konusunda de aşıkların durumu ele alınanlar arasındadır.

Ferhat ile Şirin’in Hikayesi

Genç Ferhat, adı Şirin olan Amasya Sultanı Mehmene Banu’nun kız kardeşine ilk görüşte aşık olmuştur. Ferhat son aşama yiğit ve bir o denli da söz dinlemez bir delikanlı olarak bilinir. Mesleği ise nakkaşlık olan Ferhat kendi dönemindeki sarayların ve dini yapıların duvarlarına çeşitli süslemeler yaparak yaşamını geçindirir. Onun süslediği tüm saraylar için de Şirin’e olan aşkından dolayı fazlaca güzel süslemeler yapmış olduğu söylenir.

Ferhat bir süre sonrasında ailesini Şirin’i istemek için gönderir. Sadece Mehmene Banu da Ferhat’a aşıktır. Kız kardeşini sevse de Ferhat’a olan aşkı daha da ağır basar. Kız kardeşini Ferhat’a vermek istemez. Bunun için de Ferhat’a yapamayacağını düşündüğü bir iş verir. Bu işi yaparsa sadece kız kardeşini vereceğini söyler. Bunun üstüne Ferhat’a “şehre suyu getirirsen sana kızı veririm.” der. Bu vaka üstüne Ferhat eline alır kazmayı ve dağ yollarına düşer. Fakat suyu şehre yönlendirmesi ihtiyaç duyulan yer bugün Şahinkayası olarak da malum yerdir ve burası da fazlaca uzak bir yerdir.

Ferhat gene de pes etmez ve kayalar kırılarak ufalanır. Koca dağı yararak ilerleyen Ferhat zaman içinde dağda suya neden olur. Ayrıca Mehmene Banu da bir cadı buldururak ondan Ferhat’ı durması için bir deva bulmasını ister. Cadı gider ve delikanlıya seslenir ” Kayalara niçin bir hırsla vuruyorsun, Şirin öldü bak sana da onun helvasını getirdim.” der. Bu vaka üstüne Ferhat Şirin’in yokluğu ile kazmayı bir kenara fırlatır. Sadece kazma bir halde döner ve Ferhat’ın başına saplanır. Şehre getirmeye çalmış olduğu su ile beraber bedeni de kayalıklardan dökülür. Bunun üstüne Şirin de ulaşır kayalıklara. Sevdiğinin cansız bedenini görünce o da kendini atar kayalıklara. Su şehre gelse de iki seven bu süreden sonrasında yoktur. Öykü de değişik kültürlerde dilden dile dolaşır.

Ferhat ile Şirin Hangi Yıllarda Yaşadı?

Ferhat ile Şirin’in hangi yıllarda yaşamış olduğu tam olarak bilinmemekle beraber öykü birçok kültürde bilinmektedir. Kimi zaman küçük farklı olan şeylerle anlatılan öykü yüzyıllardır dilden dile anlatılır. Sadece mevzunun ilk kere 10. Yüzyılda Firdevsi’nin Şehnamesi’nde işlendiği söylenenler arasındadır. 12. Yüzyılda da İranlı bir ozan olan Ozan Senai tarafınca kaleme alınmıştır. Hikayenin buruk bir aşk efsanesi olduğu üstünde durulmaktadır.