Endüstri ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, eserin Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’ndeki tanıtım etkinliğinde, 94 senelik ömrünü medeniyetin bilimsel birikimini gün yüzüne çıkarmaya vakfeden Prof. Dr. Fuat Sezgin’in, bununla birlikte yüreği Türkiye için çarpan, Türkiye’nin istikbali için düşünce çilesi çeken, emek veren, savaşım gösteren gerçek bir yurtsever bulunduğunu söylemiş oldu.

Prof. Dr. Fuat Sezgin’in, paha biçilemez eserleri ömrüne iyi mi sığdırdığını soranlara, “Eğer arkanızda inancınız var ise, o sizi yapıcı olmaya itiyorsa oldukça şeyler başarırsınız. Benim hayatımın sırrı budur.” derken, iyi mi bir yaşam yaşanması icap ettiğini ifade ettiğini belirten Kacır, şu şekilde konuştu:

“İlim yolunda gayretten vazgeçmeyen, inançlı ve dosdoğru bir yaşam. Fuat Sezgin hoca şeklinde bir ilim denizinin, ülkemizin ilerleyişine engel olan askeri yönetimler sebebiyle yurdunu terk etmek zorunda kalması, bu topraklar açısından büyük yitik teşkil etmişti. Hocamızın kıymetini sadece geç zamanlarda algı edebildik. Ülkemizin vesayetle, darbelerle boğuştuğu bir dönemde ülkesinden uzak yaşamak zorunda bırakılan hocamız, İslam bilim ve teknoloji zamanı bakımından eşi bulunmaz eserlerini, çalışmalarını yürüttüğü ülkenin diliyle doğrusu Almanca olarak yayınlamak mecburiyetinde bırakılmıştı.”

“İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİN ZENGİN MİRASINI GELECEK NESİLLERE AKTARIYORUZ”

Bakan Kacır, bu günün 28 Şubat olduğuna işaret ederek, “Bu milletin evlatlarını eğitim hakkından, ilim çabasından, devletine hizmet etme gayretinden yoksun bırakmak isteyenlerin gerçekleştirdiği ve 1000 yıl sürecek zannettikleri postmodern darbenin yıl dönümündeyiz. Hocamızı andığımız bu günde burada buluşuyor olmak enteresan bir tevafuk oldu. Tanrı’a hamdolsun 28 Şubat 1000 yıl sürmedi şundan dolayı o haklarından yoksun etmek istedikleri insanoğlu, bu ülkenin öz evlatları, bu toprakların ev sahipleriydi. Ev sahibinin üzerine kapıyı kapattığını zanneden kendisi dışarıda kalırmış.” dedi.

Prof. Dr. Fuat Sezgin’in, “Bu tarz şeyleri geleceği değişiklik yapmak, kıpırdatmak için yapıyorum. Ben bunu tüm insanlık için yapıyorum fakat benim gizli saklı ve esas hedefim memleketim, milletimdir.” diyerek, gurbette geçen yıllara karşın kalbinin her daim vatan sevgisiyle çarptığını, vatanına duyduğu bağlılığı her fırsatta dile getirdiğini özetleyen Kacır, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Yapmış olduğu her çalışmanın, her araştırmanın altında yatan aslolan motivasyonun bu topraklar ve bu toprakların insanları için daha iyi bir gelecek inşa etme arzusu bulunduğunu gözler önüne seriyordu. Almanya’daki kütüphanesini Türkiye’ye getirmek, eserlerinin Türkçeye çevrildiğini görmek kıymetli hocamızın en mühim hedeflerinden biriydi. Bu anlayışla Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Onur Üyesi hocamızın Batı dünyasını merkeze alan bilim geçmişine eleştirel bir çözümlemeyle yaklaşan İslam’da Bilim ve Teknik eserini, TÜBA tarafınca meydana getirilen çevirisiyle Türkçe olarak yayınladık.

Ülkemizin bilim yolculuğunu en üst düzeyde himaye eden Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bizzat takip etmiş olduğu çalışmayla; eserlerini, kitaplarını, birikimini ülkemize kazandırarak İslam Bilim ve Teknoloji Zamanı Müzesi’ni kurduk. Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Zamanı Araştırmaları Vakfı ile de İslam kültür ve medeniyetinin varlıklı mirasını gelecek nesillere aktarıyoruz. Müslüman ilim insanlarının oluşturduğu data birikiminin, insanlığın yolunu iyi mi aydınlattığını hep beraber keşfediyoruz. Önceki dönem yönetim kurulu üyesi olarak hizmet etmekten onur duyduğum Vakfımız tarafınca yürütülen titiz bir çalışmayla Fuat Sezgin hocamızın İslam bilim tarihinde müracaat yaratı niteliğindeki Arap-İslam Bilimler Zamanı, Almancadan Türkçeye çevrilmiş oldu.”

“KÖKLÜ BİR MEDENİYETİN VARİSİ OLDUĞUMUZ BİLİNCİYLE HAREKET EDİYORUZ”

Bakan Kacır, bilimin birçok sahasında İslam ilim adamlarının katkılarına ışık tutan 17 ciltlik bu şaheserin Türkçeye tercümesini başarıyla gerçekleştiren İslam Bilim Zamanı Araştırmaları Vakfına ve bu projeye emek veren her insana teşekkür etti.

Tarih süresince Müslüman toplumlar için bilimin, bir tek data edinme aracı olmanın ötesinde derin bir uygarlık ve kültürün temel taşı olageldiğini vurgulayan Kacır, “Bizim medeniyetimiz, ilk ifadesi ‘oku’ olan Kur’an-ı Kerim’e sımsıkı sarılıp, onun çizdiği çerçevede ilim talep edenlerin uygarlığı. Bizim medeniyetimiz, ‘İlim Çin’de de olsa gidiniz alınız’ diyen Peygamber Efendimizin ümmeti olma bilinciyle hareket edenlerin uygarlığı. Farabi, İbn-i Sina, Fergan, Biruni şeklinde tarihin yönünü değiştiren bilimin abide adları hep bizim gönül coğrafyamızdan çıktı. El Cezeri, Ali Kuşçu, Hezarfen Ahmet Çelebi şeklinde kıymetli adlar, hizmetlerini ve icatlarını hep bizim uygarlık sancağımız altında ortaya koydu.” dedi.

Kacır, kendilerinden sonrasında gelen bilim adamlarına adeta birer kutup yıldızı olarak yol gösteren bu müstesna şahsiyetlerin kazandırdıkları birikimin, bugün dahi insanlığın yolunu aydınlatmayı sürdürdüğünü açıkladı.

3 kıtada boy göstermiş, yargı sürmüş ecdadın bıraktığı zamanı ve kültürel mirasın da medeniyette yer etmiş bilim anlayışının tezahürü olduğuna işaret eden Kacır, şunları söylemiş oldu:

“Periyodunun oldukça ötesinde mimariye ve tekniğe haiz camilerimiz, medreseler, rasathaneler, hanlar, kervansaraylar ve köprülerimiz, medeniyetimizin bilime ve tekniğe bakışı mevzusunda bizlere ışık tutmaya devam ediyor. Medeniyetler tarihini İslam medeniyetini görmezden gelmiş olarak yazmak asla mümkün değildir. Bilimde ve teknolojide çağ atlamış bir Türkiye inşa ederken köklü bir medeniyetin varisi olduğumuz bilinciyle hareket ediyoruz.

Son 22 yılda Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde yaptığımız atılımlarla, uyguladığımız politikalarla, bilimsel çalışmaların ve teknolojideki gelişmelerin her daim destekçisi olduk, olmaya devam ediyoruz. Bilimsel emek harcama kapasitemizi güçlendirerek, bir tek elitlere açık olsun istenen bilim hazinelerinin kapılarını milletimizin tüm evlatlarına açıyoruz. Mazimizde olduğu şeklinde bu coğrafyayı, yine bilimin ve hızla gelişen teknolojinin önde gelen merkezlerinden birine adım adım dönüştürüyoruz.”