Marmara Adası Badalan Limanı’ndan, Gemlik Limanı’na gitmek suretiyle 14 Şubat’ta saat 20.30’da kalkış icra eden, 1250 ton mermer tozu yüklü ‘BATUHAN A’ isminde gemiden 15 Şubat’ta saat 06.32’de acil durum sinyali alındı, 07.12’de ise sinyal kesildi. Karacabey kazasının kuzeyinde 4 mil açıkta batan gemiyi arama kurtarma çalışmalarını koordine etmek için Mudanya ve Karacabey ilçelerinde Bursa Valisi Mahmut Demirtaş başkanlığında kriz merkezi oluşturuldu. Arama çalışmalarına havadan, karadan ve denizden devam edilirken Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı hususi eğitimli 19 dalgıç, TCG AKIN gemisinden batığa dalış yapıyor. Gemiye kurulan hususi asansörle denize indirilen dalgıçlar, 51 metredeki batıkta yitik mürettebata ulaşmak için çaba sarf ediyor. 42 metrenin üstünde dalışlar mecburi olmadığı sürece tehlikeli ve yasakken, Dalgıçlar, ‘dekompresyon’ şu demek oluyor ki ‘vurgun’a yakalanma riskine karşı günde bir tek 1 dalış gerçekleştiriyor. Ihtimaller içinde bir riske karşı ise 2’şer kişilik 2 ekip halinde dalış yapılırken, bir ekip batığa giriyor, öteki ekip de içeri giren ekibin güvenliğini sağlıyor.

Gene 42 metreden sonrasında ‘vurgun’ riski arttığı için, dalgıçlar su yüzeyine çıkarken ‘DEKO’ adı verilen duraklarda dinleniyor. Su yüzeyine çıktıktan sonrasında ise TCG AKIN’daki tazyik odasına girerek, vücutlarında su altında çözünen azotu dengeliyor.

‘DENİZ SEVİYESİNDEN 6 KAT FAZLA BASINCA MARUZ KALIYORLAR’

51 metre derinlikteki batık gemiye meydana getirilen dalışın oldukca riskli bulunduğunu ve bir tek hususi eğitimli dalgıçlar tarafınca yapılabileceğini belirten Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu 2 yıldız dalış eğitmeni Özcan Yurtseven, dalışı icra eden ekiplerin ‘dekompresyon’ şu demek oluyor ki ‘vurgun’ yeme ihtimallerinin yüksek olduğuna dikkat çekti. 51 metrede maruz kalınan basıncın, deniz seviyesinden 6 kat fazla bulunduğunu vurgulayan Yurtseven, “Biz şu anda atmosferik basınçtayız. Deniz seviyesinde 1 bar olan atmosferik tazyik, denize girdiğimizde her 10 metrede 1 bar artmaktadır. Doğrusu geminin bulunmuş olduğu 51 metredeki atmosferik artı hidrostatik tazyik 6,1 bara kadar çıkmaktadır. Bu şu anda bizim maruz kaldığımız basıncın 6 katıdır. William Henry tarafınca bulunan ‘Henry’ yasasına bakılırsa tazyik altında gazlar sıvı içinde çözülürler. 6 kat fazla basınçta bulunan bir yüzeyde nefes alan dalgıçların soluduğu gaz da vücut sıvıları içinde o oranda çözülmekte. Yeniden yukarı çıkışla basıncın düşmesiyle beraber, sıvı içinde, sıvı halinde dolaşan gazlar yine gaz haline dönüşmeye adım atar. Minik kabarcıklar oluşturarak, yaşamsal organlarda tıkanma ya da takılmalara sebep oluyor. Bu durumda oldukca mühim sıhhat problemlerine ya da ölüme niçin oluyor” ifadelerini kullandı.

‘VURGUNU ÖNLEMEK İÇİN DEKO DURAKLARINDA BEKLENİR’

Dekompresyonu önlemek için dalış bilgisayarlarının ön görmüş olduğu metrelerde duruşlar yapıldığını ifade eden Özcan Yurtseven, “Şu sebeple vücutta çözülen azot ve oksijen gazları nefes yöntemiyle dışarı atılmaktadır. Yukarı çıkışlarda ‘DEKO’ durağı dediğimiz, vücutta fazla derinlikte ve süreye bağlı olarak daha çok artan çözülmeyi, bir miktar azaltabilmek için çeşitli beklemeler yapmak gerekmektedir. Tüpün içindeki havanın oldukca iyi hesaplanması, dalışın oldukca iyi planlanması ve dalışı sorunsuz bir halde tamamlamak için ihtiyaç duyulan tüm ince hesapların yapılması gerekmektedir. Bu meydana getirilen dalış, kurtarma dalışı olarak hakikaten oldukca zor, oldukca mühim ve oldukca tehlikeli sonuç bir dalıştır” dedi.

Dekompresyona yakalanmış şu demek oluyor ki vurgun yemiş bir dalgıcın, hızlıca yüzde 100 oksijen verilerek süratli bir halde tazyik odası olan bir sıhhat kuruluşuna ulaştırılması icap ettiğini söyleyen Yurtseven, vurguna maruz kalmış dalgıcın hastaneye sevkinin uçakla olması halinde, uçağın yükseklik limitinin düşük tutulması icap ettiğinin de altını çizdi.

‘NORMAL İNSANLARIN YAPAMAYACAĞI BİR DALIŞ’

51 metreye meydana getirilen bu dalışın oldukca hususi bir dalış bulunduğunu ifade eden Yurtseven şunları söylemiş oldu:


“Türkiye’de ve dünyada sportif dalış sınırımız 30 metredir. 42 metreye kadar derin dalış uzmanlığı eğitimi almış kişiler dalış yapabilir. 42 metrenin üstünde yapılacak dalışlar, sportif dalışların dışına çıkmaktadır. Eğitim amaçlı 42 metre dalışta eğitmenle beraber dalınabilir. 51 metreye meydana getirilen bu dalış oldukca hususi bir dalıştır. Oldukca hususi beceriler ve oldukca hususi teçhizatlar gerektirir. Risk de doğal ki o oranda artmaktadır. Düzgüsel insanların yapamayacağı bir dalıştır. Risk oldukca fazladır.”

‘DALIŞ BADİ SİSTEMİYLE YAPILIR’

Dalışın tek başına yapılamayacağını da söyleyen Yurtseven, “Sportif dalış da kesinlikle ‘badi’ sistemi denilen sistemle yapılır. 2 şahıs batık içine girdikleri için, dışarıda da 2 şahıs onların başına bir şey gelme olasılığına karşın hazır bekliyor. Güvenlik olarak 2 kişilik 2 grup halinde dalıyorlar. Bu oldukca doğru bir uygulama. Orada vazife icra eden dalgıçlar, tahminimce Türkiye’nin, hatta dünyanın en iyi dalgıçları. Bu sıkıntılı dalışları yapabilecek kapasite ve eğitimdeki oldukca hususi dalgıçlar. Bunların başındaki amirleriyle beraber dalışı planlamışlardır. Lüzumlu sayıda dalgıç getirmiş olmaları gerekiyor. Sportif dalışlarda, aralarında süre mesafesi koyarak günde 2 dalış yapıyoruz. Fakat 51 metre oldukca hususi bir mesafe. Onun ek olarak hesaplanması gerekir. Ya da aranın oldukca uzun tutulması gerekir. İlk dalış yapıldıktan sonrasında ikinci dalış devamlı için evvelkinden daha kısa süre olur” dedi.

Düzgüsel hava ile dalındığı süre 51 metrede oldukca kısıtlı bir süre geçirilebileceğini belirten Yurtseven, “Dalış tablolarında 51 metreye düzgüsel hava ile daldığımızda süre oldukca kısıtlıdır. 30 metredeki dip süresi, şu demek oluyor ki kafamızı suya yerleştirip, gezinip çıkacağımız süre 15 dakikadır. 51 metrede o sürenin oldukca oldukca altına inecektir. Tahminim 7-8 dakika aralığında olacaktır. Fakat bu süre oldukca işe yaramayacaktır. Benim tahminim ‘three mix’ şu demek oluyor ki azot oksijenin yanında helyum karışım gaz dalışı yapıyorlardır. Bu da bu riskleri azaltacaktır ve dipte kalış sürelerini uzatan, ara beklemeleri kısaltan dalış sistemidir” ifadelerini kullandı.

‘YAPTIKLARI BÜYÜK FEDAKARLIK’

51 metreye meydana getirilen dalışın sportif amaçlı yapılamayacağının bilhassa altını çizen Özcan Yurtseven, “Oldukca hususi bir dalıştır. Yapılması mecburi olmadığı sürece de yasaktır. 51 metreye meydana getirilen dalışla hakikaten kendi fizyolojilerini oldukca zorluyorlar. Fizik kuralları tamamen artıyor. 6 kat tazyik artıyor ve bu oranda da riskler artıyor. Yaptıkları büyük fedakarlık fakat arama kurtarma böyle bir durum. Kimi zaman başka birini kurtarmak için kendi hayatınızı tehlikeye atmanız gerekir” diye konuştu.