Betimleme, okuduğumuz şeyi kafamızda görmemizi sağlama yoludur. Betimleme ile yazar, anlattığı şeyin adeta bir resmini çizmektedir. Betimleme değişik türlerde yapılabilmektedir. Bir insanoğlunun dış görünüşü betimlenebileceği şeklinde, duygular dahi betimlenebilmektedir. Bu yüzden betimleme kendi içinde türlere ayrılmaktadır.

BETİMLEME NEDİR?

Betimleme klasik tanımı ile, okuyucunun kafasında kelimelerle fotoğraf çizme sanatıdır. Okuyucunun, okumuş olduğu şeyi kafasında görebilmesinin yolu betimleme sanatıdır. Yazar betimleme yaparak, okuyucunun kafasında görmesini istediği nesneyi ya da vakası o şekilde detaylı ve güzel tasvir eder ki, okuyucunun kafasında bu vaka ya da nesne bir tablo şeklinde oluşur. Betimleme, okuyucunun hayal enerjisini çalıştırmanın en bilindik şekillerinden bir tanesidir.

Betimlemenin yolu gözlem yapmaktan ve hissetmekten geçmektedir. İyi bir betimleme kabiliyetine haiz olabilmek için yazarın gözlem kabiliyetinin güçlü olması gerektiği kadar, insanlara duyguları geçirebilme kabiliyetinin de güçlü olması gerekmektedir. Betimleme, sağ beyin ile sol beynin bir uyum içinde çalışmasıdır.

Betimlemede ödat kullanımından çoğunlukla yararlanılmaktadır. Zira okuyucunun zihninde bir tablonun oluşabilmesi sadece ve sadece detaylara mümkündür. Bu yüzden betimleme de uzun ödat tamlamalarına çoğunlukla yer verilmektedir. Betimleme sanatında, yazınsal sanatlardan da çoğunlukla yararlanılmaktadır. Bu sanatların başlangıcında benzetme, ad aktarması ve deyim aktarması gelmektedir. Betimleme örnekleri olarak şunlar verilebilir;

“Soğuk bir İstanbul sabahı… Gökyüzünde bulut kaynıyor; yağmur yağdı yağacak… Biz yola koyuluyoruz. Otuz dakika sürecek yolculuğumuzu, Maltepe’nin bildik sokaklarından geçerek bir an ilkin bitirme telaşındayız. Sokaklar, işe yetişmek için koşuşanlarla dolu. İnsanlar, rayların üstünden, sağa sola bakarak, süratli adımlarla geçiyor. Bir taşra treni Gebze yönüne doğru gürültüyle yol alıyor.”

“Sofraya hep beraber otururduk. Tahtadan, yuvarlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımı- za alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra örtüsünü dizlerimizin üstüne çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında annem otururdu. Babam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe uzanacak olursa, asla acımadan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına indirirdi.”

BETİMLEYİCİ ANLATIM ÖZELLİKLERİ

Bir metnin içinde yer edinen nesneleri, kişileri, bölgeleri ya da bir durumu, okuyucunun aklında bir fotoğraf şeklinde canlandırmayı amaçlayan yazınsal ifade türüne betimleyici ifade denmektedir. Betimleyici anlatımın bazı özellikleri bulunmaktadır. Betimleyici ifade özellikleri şu şekilde sıralanabilir;

  • Görsellik ön plandadır,
  • Gözlem mühim bir role haizdir,
  • Anlatımda iç ve dış anlatımlar bulunur,
  • Sıfatlardan ve ödat tamlamalarından çoğunlukla yararlanır,
  • Öyküleyici ifade türü ile beraber kullanılır,
  • Tasvirlerde detaylar önemlidir, tasvir edilecek şeyin ayırt edici özelliklerine vurgu yapılır,
  • Daha oldukça roman, öykü ve tiyatro türlerinde görülür,
  • Kendi içinde 4’e ayrılır.

BETİMLEME TÜRLERİ

Betimleme, kısaca betimleyici ifade kendi içinde toplamda 4 türe ayrılmaktadır. Betimleme türleri; açıklayıcı betimleme, sanatla alakalı betimleme, ruhsal betimleme ve fizyolojik betimlemedir. Bunlar haricinde bazı kişisel simgesel betimleme diye 5. bir türün de varlığını ileri sürmektedir. Lakin edebiyat dünyasında kabul edilen betimleme türleri yalnız bu dördünden ibarettir. Aşağıda bu 4 betimleme türünü, uygun betimleme cümleleri ile beraber açıkladık.

AÇIKLAYICI BETİMLEME

Amacı okuyucuya data vermek olan betimleme türüne açıklayıcı betimleme denmektedir. Burada amaç tasvir edilecek olan şeyi olduğu şeklinde okuyucuya yansıtmaktadır. Bu yüzden gözlem ağırlıktır. Bu betimleme türünde yazar kendi görüş ve fikrini belirtmez, yalnız olanı, olduğu şeklinde anlatmaya çalışır. Açıklayıcı betimlemede kesinlikle nesnel bir varlık olmak zorundadır. Ek olarak açıklayıcı betimleme nesnel de olmak zorundadır.

Açıklayıcı betimleme örneği vermek gerekirse;

“Penguenler, iki ayak üstünde dik durabilen deniz kuşlarıdır. Penguenler uçamaz ve tüyleri de öteki kuş tüylerine asla benzemez. Sırtları siyah yada gri, karın kısımları ise beyazdır. Kuyrukları kısadır. Penguenlerin ayakları vücutlarının arkasında olduğundan rahatça dimdik ayakta durabilirler.”

SANATSAL BETİMLEME

İzlenimsel betimleme olarak da malum sanatla alakalı betimleme, varlıkları olduğu şeklinde tasvir etmez, aksine bu varlıkların yazarda bıraktığı izlenimi ve duygusu tasvir eder. Sanat içerikli betimlemede yazar kendi duygu ve düşüncelerini okuyucuya anlatır. Bu açıdan nesnel değil, özneldir. Bilhassa romanlarda bu betimleme türüne sıkça rastlanılır.

Sanat içerikli betimleme örneği vermek gerekirse;

“Yeşil, yumuşak çimenlerin üstüne oturmuş, gözlerinden birbiri ardı sıra yuvarlanan gözyaşları arasından bana bakıyor. Oturmuş olduğu yerdeki çimenlerin sarı, yeşil parıltısı gözlerimi kamaştırdı. Gerideki bahçe duvarını gözden saklayan mor leylaklardan etrafa hafifçe, serin bir koku yayılıyordu.”

RUHSAL BETİMLEME

Ruhsal betimleme, okuyucunun zihninde ferdin iç dünyasını, düşüncelerini, içinde bulunmuş olduğu psikolojiyi çizmeyi hedeflemektedir. Şu demek oluyor ki burada bir karakter tasviri yapılmaktadır. Bir karakterin tutkuları, korkuları, düşünceleri ve korkuları şeklinde ruhsal durumu burada betimlemenin mevzusudur. Hayal gücüne dayalıdır.

Ruhsal betimleme örneği vermek gerekirse; “Onu o şekilde görünce başından aşağı kaynar sular inmişti. Aklından aynı anda bin tane fikir geçiyor lakin aynı anda hiçbir düşüncede geçmiyordu. Bunca süre neredeydi, niçin şimdi gelmişti? Bu soruları düşünürken içinin daraldığını hissediyordu. Lakin bir taraftan da heyecanlıydı… şu sebeple o, seneler sonrasında buradaydı.”

FİZİKSEL BETİMLEME

Fizyolojik betimleme, portre türü betimleme olarak da bilinmektedir. Fizyolojik betimlemede, yazar, karakterin dış görünüşünü tasvir eder. Bunun içinde tasvir etmek istediği karakterin belirgin dış görünüş özelliklerinden yararlanır. Bu betimleme türü nesnel olabileceği şeklinde, öznel de olabilir.

Fizyolojik betimleme örneği vermek gerekirse; “Şişman, çarpık bacaklı, uçları aşağı doğru kıvrık bıyıklı, avuçları nasır bağlamış dört köşe elleri olan bir adamdı. Su rengindeki gözlerinde düşünceli bir ifade vardı. Şapkasının altından fırlayan saçları dik dik ve dağınıktı.”