Köşemize devamlı katkı veren duyarlı okurumuz Mehmet Memduh Öztürk, emekli meselesinde ters köşe yapmış:

“Sen devamlı bir işte çalışmamışsın, girmiş çıkmışsın, boşta kalmışsın, gelir sabitken gideri ha bire artırmışsın, üç emekli maaşı alsan geçinemez varlıklı görünme hastalığına yakalanmışsın. Her türlü hile hurdaya göz yummuş bizzat bulaşmışsın. Mesela; işverenin primini noksan göstermiş, sen de günlük hesapçı olduğun için buna ses etmemişsin. Yetmez doğal o para sana şu sebeple noksan. Evet noksan, helali noksan.

Adam tutmuş 40’lı yaşta seni emekli etmiş. 40 yıl bu maaşı alacaksın öleceksin, 20 yıl karın alacak o ölecek, kocasından anlaşmalı boşanan kızın da 50 yıl alacak. Senin o abarttığın emek verme yaşamın devlete +100 yıl yük getirecek. Sen çalışırken aldığın parayı emekliyken de almak istiyorsan gençsin, sağlığın yerinde çalış, çabala kardeşim. Maaşını asgari ücretle karşılaştırma, o hakkı onlar alın teriyle aldılar ve hala da yetersiz. Sen 30 yıl bilfiil çalışmış fakülte mezunu insanla maaşını ne kıyaslarsın, sen ucundan devlet kıyağı ile emekli olmuşsun. Tutturmuşsun ‘Ben de emekliyim, o da emekli’ türküsü. Söz cambazlığıyla eşitlenemez bu mevzu. İyi de senin emek ne kadar, onun emek ne kadar? Her neyse, oldukca söylenecek şey var da, gerek yok…”

İbretlik bir yazı – 2

Geçen hafta bir Afganlı çocuğa kutsal günde iyi mi eziyet edildiğini, hakkının iyi mi gasp edildiğini ve vicdanlı Mehmetçiğin ona iyi mi haiz çıktığını “İbretlik bir yazı” başlığıyla sizlere anlatmıştım. Kıymetli ve vefalı okurum Ramazan Budaklar da bu yazıya nazire yapmış:

“İbretlik hikayenizin bir benzerini bu ülkenin başka vatandaşlarına da yaptılar geçmişte…. Fındık toplamak için güneydoğudan trenlerle zor zahmet gelen kardeşlerimize, fındıklarını toplattıktan sonrasında bu kardeşlerimizin hak ettikleri esasen üç kuruşluk tutarı de vermemek için, yapay mesele, münakaşa, akabinde kavga çıkarmak suretiyle bu ziraat işçilerini PKK’lı olarak suç duyurusu etmişler ve bu şekilde ücret ödemekten kurtulmuşlardır, kendilerince!

Ahiret inancı, kul hakkı inancı olmayınca, insanlıktan da uzak olunca bu şekilde ibretlik vakalarla karşılaşıyoruz. O ziraat işçilerinin tren koridorlarında balık istifi yatarak, banyo-tuvaletyeme içme-hijyen ihtiyaçlarının çok da fazla giderilemeden günlerce seyahat yapmış olup gene günlerce üzerine fındık topladıktan sonrasında ücretlerini alamadan memleketlerine geri döndüklerini düşünün! Fındık toplamaya giden terörist mi olur? Helal para kazanmak için binlerce kilometre yolu trenlerde tıkış tıkış giden terörist mi olur? Ellerinde çok da fazla şansı olmayan bu insanların kim bilir uzanabildikleri tek dalı da kestiklerinin bilincinde değil bu zulmü yapanlar. Umurlarında da değil! Tek dertleri fındık toplama işçiliğini bedavaya getirmek! Aslolan terörist bana gore bunlardır. Bugün Afganlıya meydana getirilen bu zulmü dün kendi vatandaşlarına da yaptılar…

İsimler değişmiş olur, zihniyet değişmez… Bu ülkede değişiklik değişiklik diyerek değişmeyen tek zihniyet vardır.”

HAFTANIN ŞİİRİ

ANLADIM Kİ

Gözlerimin feri sönmüş

Bir solgun sonbahar etmiyor

Aşkımızdan geri kalan

Bir zerrecik toz etmiyor

Suskun dudaklarımız

Bir tek güzel söz etmiyor

Anladım ki sen ben daha

Bir türlü biz etmiyor

Yüksel Aytuğ – 2024

Gaf kürsüsü

Okurumuz Muharrem Akduman’dan bir sobe daha: Saat 17.40, sandıklar kapanmış oldu fakat şu anda TV 8,5’ta şu şekilde bir anons var: “Oylarınızı iyi mi kullanacaksınız?”

Zap’tiye

Manyas’ta seçimi MHP’nin kazanılmış olduğu diye deklare edildi, AK Parti itiraz etti, tekrardan sayımla CHP kazanmıştır. Garip olur bizim buraların seçimleri…

Ne demiş?

“Her gün aklımdan geçiyorsun. İnsan bir slm verir.” (Aşık Veysel)