Devamlı taktik ve yöntem değiştiren dolandırıcıların hızına yetişmek fazlaca zor.

Şimdi de ‘yenilenebilir enerji’ konseptli mutluluk zinciri kurmuşlar, iyi mi?

Türkiye’nin dört bir yanından arsa satın alan dolandırıcılar, binlerce kişiye bu arsaları daha pahalıya satıp üstüne güneş panelleri kurup, ürettikleri elektrikleri devlete satacaklarını ve arsa sahiplerine de kira ödeyeceklerini anlatmış.

“Yatırımın mantıklısı, enerji tarlası” sloganıyla sazan avına çıkan dolandırıcılar, Kütahya’da 47 dönümlük araziye bir tek 300 güneş paneli yerleştirmişler.

600 MİLYON TL

Tedarik lisansı alan firmanın adı Evren Toptan ve Perakende Enerji Satış Anonim Şirketi fakat insanlara ‘Evren Tüm ortaklık’ adıyla projeyi pazarlamışlar.

Ve 600 milyon TL toplayınca hissedarların kirasını ödemeden kaybolmuşlar.

Aslına bakarsak çarpıcı söz gerçekçi, düşünce fazlaca cazip.

Yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak mantıklı. Normal olarak kısa yoldan para kazanma hayaline kapılmadan, dolandırıcıların ağına düşmeden yatırım yapılmalı.

Dolandırıcılar gündemi, piyasaları fazlaca iyi takip edip, devamlı yeni dolandırıcılık şekilleri üretiyorlar!

Ne yazık ki, onların hızına yetişemiyoruz!

SİGARA YASAĞI İŞE YARIYOR MU?

Dünyada sigara yasakları artarak devam ediyor.

Dünya Sıhhat Örgütü (WHO) tarafınca hazırlanan Dünya Sigara Salgını Raporu’na gore, Türkiye, Brezilya, Hollanda ve Morityus ile beraber sigarayla mücadelede en başarıya ulaşmış ülkelerden birisi.

Türkiye’de tütün ürünleri kullananların oranı yüzde 30,7. Erkeklerde oran yüzde 42,1; kadınlardaysa yüzde 19,2.

Öte taraftan bazılarına gore sigara yasakları pek işe yaramıyor.

WHO ise halka açık kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklayan yasaların olduğu ülke sayısının 151’e yükseldiğini deklare etti.

Mesela İngiltere’de sigara yasaklarının devreye girmiş olduğu 2007 yılından bir tek bir yıl sonrasında kalp krizi sebebiyle hastaneye kaldırılan şahıs sayısı bin 200 şahıs azaldı.

İskoçya’da ise sigara yasakları devreye girdikten sonrasında astım sebebiyle hastaneye giden evlatların sayısı üç yıl süresince neredeyse beşte bir oranında azaldı.

Özetle yasaklar işe yarıyor. Yasaklardan en kazançlı çıkanlar da sigara içmeyenler.

Sigara yasaklarının dünyadaki her 10 kişiden ortalama 7’sini (5,6 milyar insanı) eylemsiz içicilikten koruduğu düşünülüyor.

1950’li yıllarda sigara reklamlarında doktorlar oynatılıyordu.

Bazı ilanlarda sindirim sıkıntısı yaşayan insanların kesinlikle, sigara tüketmesi gerektiği vurgulanıyordu, iyi mi?

Otobüslerde bile sigaranın içildiği yıllardan kim bilir kaç insan hemen sonra eylemsiz içicilikten yaşamını yitirdi?

YA YANGIN ÇIKSA!

İzmir’in Karabağlar ilçesine bağlı Bozyaka Semti’nde, sürücülerin araçlarını düzensiz bir halde park etmesi sonucunda bazı ara sokaklar geceleri trafiğe kapalı kalıyormuş.

İstanbul Beşiktaş’ta da kimi zaman araçların ara sokaklarda geçişi engelleyecek şekilde park edildiklerini görüyorum.

Bunun iki sebebi var: Sorumsuzluk ve oto park yeri azlığı.

İstanbul’da birçok semtte otoparkların günlüğü 200 TL’den başlıyor.

Aylık abonelik tutarları da 1500- 5000 bin TL arası değişiyor.

İnsanlar da otopark parası vermemek için araçlarını kaldırımlara kimi zaman de sokakları kapatacak şekilde yolun ortasına park ediyorlar.

Otopark belediyelere kazanç kapısı olacak altyapı yatırımı aslına bakarsak.

Birçok belediye otopark şeklinde temel sorunları çözmek yerine bağış dağıtmak şeklinde toplumsal medyada ilgi çekecek alanlara bütçe ayırıyorlar!

Peki, İzmir’deki bu sokakların olduğu evlerde yangın çıksa ya da ambulansla insanoğlu hastaneye götürülmek zorunda olsa ne olacak?

İtfaiye araçları çektirene kadar binalar yanıyor.

Sonrasında da mahalleli niye geç geldiniz diye itfaiyecilere saldırıyorlar iyi mi?

DERS NOTU

Geçtiğimiz günlerde Almanya’da bir mühendislik öğrencisinin 5 yıl süresince tuttuğu 35 bin sayfalık ders notlarının görüntüsünü toplumsal medyada paylaşması büyük ilgi görmüş oldu.

Üniversite yıllarımdan hatırlıyorum. Ders notu aldıkları arkadaşlarının fazla not tutmasına bile kızanlar olurdu.

Tıp, mühendislik, filoloji şeklinde bazı bölümlerde ders notları fazlaca değerliydi.

Titiz, günü gününe ders notu tutanların kıymeti vize ve final dönemlerinde artardı!

Sırf ders notu almak için çalışkan öğrencilerle aralarını iyi tutmaya çalışanlar olurdu.

Fotoğraftaki notları tutan talebe ise meşhur Alman disiplinini fazla kaçırmışa benziyor.

Dost ders notu tutacağım diye gençliğini yakmış olabilir.

NÜKLEER KIYAMETTEN SONRA…

‘The Terror’den (bir tek ilk sürem) sonrasında nihayet Amazon Prime’de keyifle izleyebilecek bir takım buldum.

Aynı adlı oyun serisinden uyarlanan ‘Fallout’dan bahsediyorum.

Distopik öyküleri de sevdiğimden olsa gerek diziyi iki günde bitirdim.

Ve önceki gün dizinin yeni sezonunun çekileceği haberini alınca mutlu oldum.

Nükleer kıyamet sonrası bir gelecekte geçen dizide insanoğlu yeraltında sığınakta yaşayanlar ile yeryüzünde radyasyona karşı yaşam mücadelesi verenler diye ayrılıyor.

Genç bir kızın sığınaktan kaçırılan babasını bulma serüveni süresince kasvetli, kaotik bir gelecek portresi çiziliyor.

Dizinin retro futuristik seçimi ve dünyayı yöneten şirketlerin özelinde meydana getirilen paracı seviye eleştirisi de başarıya ulaşmış.

Diziyle ile ilgili tek endişem ‘Westworld’ün yaratıcıları olan Jonathan Nolan ve Lisa Joy ikilisinin yapımcılığını üstlenmesi.

‘Westworld’ de iyi başlamıştı fakat daha karmaşık mevzu bir türlü toparlanamamıştı.

Ümit ederim ‘Fallout’ sona doğru saçmalayan dizilerden biri olmaz.