İsrail’in işgali altında olan Gazze’de 2 hafta sıhhat hizmeti veren çocuk cerrahisi uzmanı Op. Dr. Taner Kamacı, Gazze’de hastanelerin son durumunu ve yaşanmış olan insani krizi söyledi.

Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Taner Kamacı’nın Gazze’de hastanelerin son durumunu ve orada yaşanmış olan insani krizi yazıya döktüğü yazısında şu ifadeleri kullandı;

“Saldırılardan ilkin Gazze’de ortalama 35 hastane bulunuyordu. Şu anda Gazze’nin kuzeyindeki hastanelerin tamamı ve güneyindeki hastanelerin bir çok sıhhat hizmeti veremez durumda. Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazıları içindeki aygıt ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş ve birçoğu da çalışan hekim ve sıhhat görevlilerinin şehit edilmesi, tutuklanması yada göçe zorlanması sebebiyle sıhhat hizmeti veremez hale gelmiştir. Bilhassa Gazze’nin kuzeyindeki bazı hastanelerde neredeyse asla tıbbi araç-gereç kalmamış ve güney-kuzey arası bağlantı neredeyse tamamen kesildiğinde araç-gereç tedariki de yapılamaz hale gelmiştir.

“Hastanelerin durumu hakkında”

Gazze’de saldırıların başladığı ilk günlerde evleri bombalanan halk okullara sığınıyordu. İsrail’in okulları da bombalaması sonrası insanoğlu camilere ve kiliselere sığındılar. Cami ve kiliseler de bombalanıp yıkılınca bu sefer toplanma kamplarına ve Birleşmiş Milletler (BM) ofislerine sığındılar. Sadece hiçbir hukuk tanımayan İsrail, BM’nin ofislerini ve hatta gazetecilerin kalmış olduğu ofisleri dahi bombaladı ve halkı güneye göç etmeye zorladı. İsrail, göç eden ve elinde beyaz bayrak taşıyan insanları da yolda vurdu. Kuzeyde kalanlar, son olarak sığınak olarak hastanelere sığındılar ve hastanelerin içine ve çevrelerine çadırlar kurarak buralarda yaşamaya başladılar. Sadece İsrail hastaneleri dahi bombalamaktan geri kalmadı. Hastanelerde çalışan bazı doktorlar şehit edildi, bazıları tutuklandı, bazılarının ise nerede olduğu, canlı mı yoksa ölü mü olduğu hala bilinmiyor.

Gazze’nin kuzeyindeki en büyük hastane olan Şifa Hastanesi de uzun süredir ablukaya alınmıştı ve sıhhat hizmeti veremez hale getirilmişti. Maalesef geçen hafta Şifa Hastanesi de bombalandı. Gazze’nin güneyinde ise Han Yunus’un neredeyse tamamı yıkıldı ve güneyin en büyük hastanesi olan El-Nasır’a meydana getirilen saldırılarda hekim ve sıhhat çalışanlarının bazıları tutsak alınırken bazıları da göçe zorlanarak hastane kullanılamaz hale getirildi. Bu hastanede bulunan Gazze’nin ana tıbbi araç-gereç deposu da yakılarak tüm tıbbi malzemeler yok edildi. Bu vakadan sonrasında Gazze’nin güneyinde de ciddi tıbbi araç-gereç ihtiyacı ortaya çıktı. Şu anda Cenup Gazze’de ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden 3 ila 4 hastane mevcut. Bunların da yalnız 2’sinde etken olarak ameliyat yapılabiliyor. Benim de vazife aldığım Gazze Avrupa Hastanesi bunların en büyüğü. Son birkaç gündür de Gazze’nin güneyinde çalışır durumdaki hastanelerden önde gelen Şüheda Aksa’nın (Aksa Şehitleri) çevresi bombalanıyor ve hastane devamlı baskı altında. Avrupa Hastanesi ve El-Neccar Hastanesi etken olarak hasta tedavisine devam ediyor sadece bu hastanelerde de yalnız acil hastalara müdahale edilebiliyor. Hatta kimi zaman acile onlarca yaralı getirildiğinde, hem personel ve radyoloji imkanları kısıtlı olduğundan hem de ameliyathane sayısı yetersiz olduğundan acil ameliyat edilmesi ihtiyaç duyulan hastalar bile dirimsel riskine nazaran sıraya alınıp bekletilmek zorunda kalıyor.

“Gazze’de sıhhat mevzusunda en mühim sorunlardan biri de medikal araç-gereç eksikliğidir”

Gazze’de sıhhat mevzusunda en mühim sorunlardan biri de medikal araç-gereç eksikliğidir. İsrail bir taraftan içerideki medikal araç-gereç depolarını yakarken bir taraftan da dışarıdan Gazze’ye tıbbi araç-gereç girişine engel oluyor; tıbbi araç-gereç getiren bir sıhhat tırını içinde ameliyatlarda kullanılan makas bulunmuş olduğu nedeni öne sürülerek kapıdan almayıp Mısır’a geri gönderebiliyor.

Etken çalışan hastanelerin tüm koridorları, merdiven boşlukları ve hastane çevresindeki alanlar çadırlarla battaniyelerle çevrilip ev haline getirilmiş ve aileler bunların içinde yaşıyor. Hastanelerin bu şekilde yerleşim yeri haline gelmesi, çalışan personel eksikliği ve hijyen malzemesi eksiği hastanelerde ciddi hijyen sorunlarını de bununla beraber getiriyor. Hastanelerde çalışan sıhhat görevlileri 6 aydır maaş almadan çalışmaya devam ediyor.

Bir öteki mühim ve büyük mesele da sayısı 100 bini kabul eden yaralıların durumudur. Birçok yaralı ameliyat edilebilse bile ameliyat sonrası için uygun pansuman malzemeleri, hijyenik bir hastane ortamı ve kafi sayıda ve uygun antibiyotik bulunamıyor. Ameliyat yaraları enfeksiyon kapıyor ve birçok hasta enfeksiyondan dolayı bir uzvunu yada yaşamını kaybediyor. Evlatların aşılanamaması, yetersiz beslenme, fena hijyen şartları ve temiz içme suyuna erişim problemi sebebiyle başta Hepatit A olmak suretiyle birçok salgın hastalık sebebiyle bilhassa çocuklar çekince altında.

Özetle İsrail Gazze’nin tamamını bir toplama kampına çevirmiş durumda ve hiçbir hukuk ve terbiye kuralı tanımadan, hiçbir insani değerle açıklanmayacak şekilde adeta bir soykırım yapıyor. İnsanların gidebilecekleri hiçbir yer yok ve son olarak sığındıkları hastaneler dahi bombalanıyor. İsrail, tüm bu insanlık dışı saldırıların üzerine bir de halkın elektriğini ve suyunu keserek bomba ile öldüremediği insanları açlık, susuzluk ve salgın hastalıklar ile öldürüyor. Kanımca tarih süresince dünyada hiçbir muharebede bu kadar zulüm ve insanlık dışı hücum yapılmamıştır. Gazze’deki durum kelimenin tam anlamıyla bir soykırımdır.” (AA)