Haber’de gösterilen Propaganda adlı programın sunucusu Kübra Urhan, “Bir çok süre görünenin ardında değişik gerçekler bulunduğunu söylüyor, her bölümümüzde izleyiciyi şaşırtıyoruz” diyor

A Haber ekranlarındaki Progpaganda adlı yeni programda Batı’nın kitleleri yönlendirmede kullandığı araçlar inceleniyor. Dış Haberler editörü Kübra Urhan’ın sunuculuğunda ekrana gelen program her bölümünde işlediği mevzularla izleyiciyi şaşırtıyor. Kübra Urhan ile ekran yolculuğunu ve Proraganda programını konuştuk.

Propaganda adlı programınızda anlattığınız değişik mevzuları iyi mi seçiyorsunuz?

Uzun süredir sanat ve siyaseti beraber işlemek istiyordum. Sonuçta her bir sanat eseri bilgili ya da bilinçsiz kendi sürecini yansıtır. Bilhassa posterlere ayrı bir ilgim var. Evimde kendi odamda da anlamlı bulduğum posterler asılıdır. İlgimi çeken ve oldukça şaşırdığım bir informasyon ile karşılaşırsam derhal not ederim. Sonrasında başka bilgilerle harmanlandığında ortaya bambaşka bir hikayeler çıkıyor.

Iyi mi bir emek harcama temponuz var?

Mesai kavramım yok diyebilirim. Bir taraftan dış masada internasyonal alanda meydana gelen gelişimleri son dakikaları takip ediyor ve bu tarz şeyleri haberleştirerek izleyici ile buluşturuyoruz. Bir taraftan da Propaganda benzer biçimde gündem dışı fakat derinlemesine bakıldığında hayatımızın içinden mevzuları da hazırlamak için ayrı bir mesai harcıyorum. Propaganda’yı yazarken kimi zaman bir film sahnesi kimi zaman okuduğum kitaplar kimi zaman de görsel eserleri kaynak olarak kullanıyorum. Eserler ile ilgili yazıları araştırıyorum.

Kamera arkası süreci iyi mi geçiyor programın?

Çokça okuma, yazım ve sonrasında ifade kısmına odaklanıyorum. İzleyicimize o haftaki mevzuyu samimi bir yerden hissettirmeye odaklanıyorum. Kamera arkasında hakikaten oldukça iyi adlar ile çalışıyorum. Kurguda Simla Atalar, yönetmenim İbrahim Abdelfattah ve grafikte Ercan Tüfekçi ile kolektif bir emek harcama yürütüyoruz. Hepimiz yüzde yüzünü ortaya koyuyor. Bu oldukça kıymetli.

Dış haberler editörü olarak ekran önündeki maceranız iyi mi başladı? Sizi tanıyabilir miyiz?

Çocukluk yıllarımda akrabalarım vesilesiyle politika ve internasyonal ilişkiler mevzusunda tartışmalara sık sık maruz kaldım ve hep de ilgimi çekmişti. Küçükken televizyonda çizgi filmlerden oldukça anlamasam da haber kanallarına ve gazetecilere aşinaydım. İlerinde tv ile ilgili bir şeyler yapacağımı içten içe biliyordum. Üniversite yıllarımda da bir taraftan lisans bölümüm olan Sıhhat Yönetimi’ni okurken bir taraftan da Marmara Üniversitesi’nde hususi talebe statüsünde canlı gösterim teknikleri derslerine katılıyordum. Gazetecilik ve sunuculuk kursları da aynı yoğunlukta devam ediyordu. Hep koşturma halinde, bir şeyler yapmak istiyordu. Mesleğe ilk adımımı da 2019’da Turkuvaz Medya’da attım. Ortalama 5 senedir A Haber dış haber servisinde editör olarak vazife alıyorum.

Üniversite öğrencilerine ne tavsiye edersiniz?

Tavsiyem yalnız bir alanda yoğunlaşmamaları olur. Bunun insanı körelten bir şey bulunduğunu düşünüyorum. Değişik alanlarda yetişim yapmak, kurslar almak tecrübe kazanmak dünyadaki en kıymetli şey.

DEMEK Kİ DOĞRU YOLDAYIZ

Program hem eğitici, hem de öğretici. İzleyiciden iyi mi yorumlar alıyorsunuz?

A Haber ekranlarında değişik bir köşe, güzel geri dönüşleri de bununla beraber getirdi. Beni en mutlu eden yorumlardan biri de “O mevzu ya da posterin ardında yatanlar aslına bakarsak o şekilde miymiş?” denmesi. Bu yeni bir informasyon ile geldiğimizin göstergesi oluyor benim için. Demek ki doğru yoldayız. Merak ettiğim şeyleri araştırıp seyircinin de merak duygusunu beslemek beni heyecanlandırıyor.

O ANIT ACILARIN MERKEZİYDİ

Propaganda da sizin vaadiniz nedir seyirciye?

Propaganda ile her bir bölümde Batı’nın kitleleri yönlendirmede kullandığı araçları inceliyoruz. Bu bir poster, sanatla alakalı bir yapı ya da bir film karesi olarak karşımıza çıkıyor. Ikimiz de seyircilerimize bir çok süre aşina olduğu figürler ile ilgili görünenin ardında değişik gerçekler var diyoruz. Mesela, ABD Birleşik Devletleri denince akla ilk gelen sembollerden Özgürlük Anıtı’nın Osmanlı’ya uzanan öyküsünü ve yanı başındaki Ellis Adası’nda yaşanmış olan göçmen dramına dikkati çektik. Bugün özgürlük ve umudu vadeden anıt aslına bakarsak geçmişte büyük acıların merkezindeydi. Arkasından ABD Birleşik Devletleri’nde temelleri atılan ve etkilerini Hitler’in Nazi Almanyası’nda da gördüğümüz öjeni ve kısırlaştırma politikalarına dikkati çektik. Filistin işgali bölümümüzde de bir Siyonist tarafınca tasarlanan posterin seneler sonrasında Filistin halkının direniş sembolüne dönüştüğü yolculuğu anlattık.

CEPHEDE DEĞİL BEYAZ PERDEDE KAZANDILAR!

Hollywood filmlerini de es geçmezdiniz…

Harp cephelerinde kaybedilen zaferlerin beyaz perdede iyi mi kazanıldıklarına tanık olduk. Bunun benzer biçimde birçok mevzuyu daha A Haber ekranlarında izleyicilerimizle buluşturmayı planlıyor ve üstünde çalışıyoruz.