Sağlıkta devrim durumunda yeni dönem dün başladı.

Devlet hastaneleri (hususi ve eğitim hastaneleri hariç) kapsamında, hastalar artık e-nabız üstünden online buluşma alarak uzman doktorlarla görüntülü ve sesli olarak muayene olabilecekler.

Muayene sonrası doktorlar, e-reçete ile ilaç yazabilecek, hatta rapor düzenleyebilecekler.

Toplumsal Güvenlik Kurumu (SGK) ise muayene bedelini karşılayacak.

Sadece SGK, aynı hastanedeki aynı bölüm için 10 gün içinde alınacak randevuları karşılamayacak.

Bu kaide, hastanın aynı sıhhat sorunuyla ilgili kısa sürede yeniden buluşma almamasını ve gereksiz yükü önlemeye yönelik.

Öte taraftan bu yeni uygulama bazı zorluklar ve riskler ortaya çıkarabilir.

Mesela doktor ve hastanın kişisel verilerinin gizliliğinin sağlanması mevzusunda riskler var.

Görüntülü muayenede tabip kameraya çekilebilir ya da sesi kaydedilir. Ihtimaller içinde tartışmalı bir durumda doktorun ses ve görüntüsü toplumsal medyada paylaşılabilir!

Malpraktis iddialarında kanıtlama sorunları yaşanabilir. Doktorların hatalı muayene ya da güncel standart uygulamalar yapmış olup yapmadığını teşhis etmek zorlaşabilir. Ya da tam tersi; doktorlar haksız yere suçlanabilir.

Hasta mahremiyeti saklanamayabilir. Sorunlarını saklayan yaşlı bir fert, ailenin öteki fertleri tarafınca görüntülü muayeneye zorlanabilir.

Elbet bu bahsettiklerim istisnaiyi durumlar fakat risk faktörünü azaltmakta yarar var.

YOĞUNLUK AZALIR

Uzaktan muayenenin birçok da pozitif yanları var.

Kolay sıhhat sorunları için hastalar buluşma almak ve hastanede beklemek zorunda kalmazlar.

Mesela bir hasta tahlil neticelerini yorumlatmak için yeniden hastaneye gitmek zorunda kalmayacak.

Coğrafi açıdan doktora yetişmesi zor olanlara doktorla kolayca kontakt kurabilir.

Elbet karşı karşıya muayene en güzeli. Esasen isteyen gene karşı karşıya muayene için buluşma alabilecek. Hekim da gerek görürse karşı karşıya muayeneye çağıracak.

Sistemin en büyük artısı için ekonomik olması, hem hasta hem de sıhhat çalışanlarına vakit kazandırması.

Bu da hastanelerdeki yoğunluğu azaltır.

***


ŞİMDİ VERGİ KAÇIRANLAR DÜŞÜNSÜN!

Esnaftan alışveriş yaptığınızda post aleti bozuk ya da kullanmıyoruz deyip nakit ödeme isteyenler arttı.

Nakit yoksa IBAN’la ödeme istiyorlar.

Bir çok kafe, büfe asla fiş kesmiyor.

Esnaf ise kredi kartlı ödemelerdeki kesilen komisyonu yüksek buluyor. Fakat fişsiz, faturasız ödemeyle komisyondan kaçılırken devlet vergi geliri kaybediyor.

Komisyon ücretleri tecim yapanları hakikaten zor duruma sokuyorsa bu aşamada devlet bankalarla ek olarak görüşmeli.

Öte taraftan IBAN’la ödeme isteyen ve satmaca kesmeyen işletmeler artık toplumsal medya üstünden yakınma edilebilecek.

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) suç duyurusu hattı oluşturdu. GİB’in resmi web sayfası, Dijital Vergi Dairesi güncellendi.

Ek olarak, BİP Vergi İhbarı Servisi, X ve Instagram İhbar Hesapları (“gibihbar” üstünden “DM-Direkt Bildiri” kanalıyla) ve WhatsApp İhbar Hattı (0 552 189 0 189) hizmete açıldı.

Ümit ederim kuyumcuları da suç duyurusu edebiliriz. Ben bu yaşıma kadar fiş, satmaca kesen kuyumcu görmedim!

Taksicisi, avukatı, dürümcüsü, otoparkçısı, berberi, doktoru vs. fiş, satmaca kesmeyen o denli oldukça meslek var.Vergi yükünün bordrolu çalışanlara yıkılması adil değil.

Bu şekilde yazınca okuyucular, büyük şirketlerdeki vergi usulsüzlükleri, vergi kıyakları ne olacak diye soruyorlar. Haklılar. En büyük sorunlarımızdan biri vergi adaletsizliği.

Vergi kaçıranlara yönelik her türlü uygulama desteklenmeli.

Şimdi fiş, satmaca kesmeyenler, IBAN’la ödeme alanlar vs. vergi kaçıranlar düşünsün!

***


KÖPEKLERİ İSTEMEYENLERİN SAYISI!

Geçtiğimiz yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi sokak hayvanlarıyla ilgili bir anket düzenlemişti.

Ankette “Şehir yaşamında sokak hayvanları sizce bir mesele mu, yoksa yaşamın organik bir parçası mı?” diye sorulmuştu.

Sokak hayvanlarını (köpekler) mesele olarak görenlerin sayısı yüksek çıkınca anket anından yayından kaldırılmıştı.

Önceki gün Fatih Portakal, sokak köpeklerinin sahiplendirilememesi durumunda uyutulmasını öngören düzenleme için toplumsal medya anketi düzenledi.

Ankete katılanların yüzde 70,9’u “Avrupa da yapıyor düzgüsel” şıkkını seçerek uygulamanın doğru bulunduğunu savundu.

Elbet bunlar geniş çaplı anketler değil. Manipülasyona da açıklar fakat köpeklerin sürüler halinde sokakta dolaşmasını isteyenler, toplumsal medyada oldukça organize oldukları için bu iki anket sonucu da dikkate alınmalı.

Yoksa toplumsal medyada üstün olan hayvanseverler lobisi sanıldığından daha azca bir kitleyi mi temsil ediyor?

Aslen her ilde resmi anketler düzenleyerek ortak kararlar alınabilir.

Ben uyutulmalarından yana değilim. Bu canlıların sahiplenilmesi için büyük çaplı kampanyalar düzenlenmeli.

Köpek satışları yasaklanmalı, köpek isteyen bir tek barınaklardan sahiplenmeli.

Fakat sokak köpekleri yüzünden de başta çocuklar olmak suretiyle insanoğlu yaşamını kaybetmemeli.

Kesinlikle bir orta yol bulunmalı.

***


NEREDEN BULUYORLAR BU SİLAHLARI

Rize-Çayeli’nde trafikte yol verme yüzünden servis sürücüsü H.G. ile sürücü Ömer Sofu içinde çıkan tartışmada silahlar ateşlendi.

H.G. öldü, diğeri de cezaevine girecek.

Trafik ve park yeri tartışmaları yüzünden yılda kaç şahıs ölüyor diye bir araştırma yapılsa netice şaşırtıcı olabilir.

Devamlı bu biçim haberler çıkıyor. Saçma sapan nedenler yüzünden insanoğlu birbirini vuruyor.

Servis şoförü, liseli genç vs. nereden buluyorlar bu silahları.

Tabanca taşımak bu kadar kolay mı?

***


Altyazı

“Bir şeye karşı savaşmazsanız her şeye karşı kaybedersiniz.” (Sucker Punch)