İkincisi düzenlenen GQ Global Creativity Awards ödülleri, bu yıl da dünyanın esin verici isimlerine verildi. Önceki gün New York’ta gerçekleşen gala gecesine, GQ Türkiye de ilk kez ‘GQ Türkiye Yaratıcılık Ödülü’nü kazananı Serenay Sarıkaya ile katıldı. Beyazperde, tv ve Alice Müzikali’ndeki oyunculuk kariyerinin yanı sıra ulusal ve internasyonal moda ikonu kimliği ve rutinleri kıran duruşu ile bu ödüle layık görülen Sarıkaya, ödül mesajında, “Bu mesleğe 15 yaşlarında başladım. Fazlaca fazla mücadeleyle hep iç içeydim. Kendi yolumu bulmak, yaratmak için hep yürekli olmaya, yürekli kararlar almaya ve iç sesime güvenmeye çaba ettim” dedi.
Sarıkaya, GQ Türkiye’ye verdiği röportajında ise samimi açıklamalar yapmış oldu:
Annem ve babam fazlaca erken yaşta ayrılmıştı ve biz annemle baş başa bir yolculuğa çıkmıştık. İki hanım bir yaşam mücadelesi verirken, gelecekte ne yapacağım sorularını kendime sorduğum dönemde bir sürü ilgi alanım oldu. Fazlaca uzun vakit voleybol oynadım, bir dönem dansa, tenise merak sardım. Kendimi keşfetmek ve idrak etmek mevzusunda meraklı ve iştahlı birisiydim. Dolayısıyla başıma gelen her şeyi kendime attığım bir adım olarak değerlendirdim. Bir dönem modellik bile yaptım, fakat ne vakit bir oyuncu olarak sete çıktım, o vakit hakikaten elimdeki tüm malzemeleri tüm iştahımla kullanabileceğim bir oyun alanı keşfettiğimi fark ettim.

Başlangıçta özgür ve yürekli olmak zorundaydım, başka bir şansım yoktu, hayatta kalabilmek için, yürekli kararlar almak ve bu kararları derhal uygulamaya sokmak zorundaydım. Fakat sonrasında bu bir karakter özelliği haline geldi. Hakikaten rutinin haricinde şeyler yapmayı, o algıları, kalıpsal düşünceleri kırmayı ve yıkmayı fazlaca seviyorum. Burada bence fazlaca mühim bir nokta var, bilgisiz cesaretiyle yapmıyorum bunu. Eğer bir yola baş koyduysam ya da bir şeyi gerçek kılmak istiyorsam ilkin kendimdeki verilere bakıp kendime bu mevzuyla ilgili iyi mi katkı sağlayabilirim ona bakıyorum. Eğer birilerine ya da bazı formlara benzemiyorsan fazlaca fazla kabul göremiyorsun. Ben farklılığı, özgünlüğü, sıra dışılığı daima fazlaca daha iyi ve güçlü buldum.

‘KUSURSUZ DEĞİLİM’

Hevesle göstermeyi istediğim, yapmayı istediğim, daha şundan haberiniz yok söylediğim hâlâ fazlaca fazla şey var. Bir de yaşama sevinciyle dolu bir insanım ben. Ben yaşamayı fazlaca seviyorum.

Kendimi kusursuz bulmuyorum, kusursuz olanı da bunaltan buluyorum aslına bakarsak, söylediğim şeklinde bana emsalsiz, yegane gelmiyor. Fakat dışarıda giyindiğim, zarar görmesini istemediğim, senelerce tırnaklarımla kazıya kazıya oluşturduğum doğal ki bir personam var. Bir marka duruşu olarak Serenay’ın bozulmaması için bir gayretim var.

Aslen bugüne dek doğaçlama yeteneğim beni buraya getirdi. Bu sebeple aniden asla bilmediğim insanların, asla bilmediğim ortamların içine düşmüştüm. Aslen Ankaralıyım fakat tüm bu yolculuğum ben Antalya’da yaşarken başıma geldi. Ve hakikaten benim için büyük bir kim bilir olan bu meslek, bu sektör sonrasında gene koca bir kim bilir olan İstanbul’a geldim. Bir çok şeyi yolda öğrendim ve doğaçlayarak öğrendim. Yalnız köklerimde bildiğim, o güvendiğim, sevdiğim kendimi koruyarak bir şeylerin yolunda gideceğine inandım. Nitekim öyleki de oldu, fakat şimdi geldiğim noktada duygum şu; tamamen hazırlıksız da olmak birazcık beni korkutuyor. O yüzden hem birazcık hazırlıklı olmak, hem de doğaçlamaya bir ileriyi düşünerek ılımlı davranmak en güzeli.

İlk esin kaynağım annemdi. Net bir halde o denli yürekli, o denli korkusuz bir hanımdı ki, hâlâ daha öyleki, bana fazlaca büyük bir cesaret verdi. Ne yaşamak istiyorsam ve eğer bu tarz şeyleri göze alıyorsam bunun peşinden gitmem icap ettiğini hep aşıladı bana. Kendisi de yaşamı süresince hep fazlaca yürekli kararlar almış. Tüm yazılanı, olanı bozmuş, tekrardan yapmış bozmuş, tekrardan yapmış bir hanımdı. O yüzden ben asla korkmam haiz olduklarımı kaybetmekten. Bu sebeple hakikaten her şey elimden gitse, tekrardan kendime bir yol bulabilme cesaretine sahibim.

EN BÜYÜK ÖĞRETMEN DOĞA

Ben fazlaca yoğun emek harcamayı seviyorum. Şu demek oluyor ki genel olarak oradan besleniyorum. Çalıştığım vakit da tüm konsantrasyonum işimde oluyor ve yalnız benden bekleneni değil, benden beklenenin de üstünde şeyler veriyorum, sınırlarımı aşmayı seviyorum. Bunu uzun bir süre fazlaca yoğun yapınca bir noktada kilitleniyorsun. Artık yeni bir şeyler çıkaramadığını, cepten yediğini fark ediyorsun. İşe iş olarak gittiğimi fark ettiğimde “Bir dakika, derhal burada bir dur” diyorum. O vakit tek başıma asla bilmediğim bir yere seyahate gidiyorum. Tüm konfor alanımdan çıkıp, her şeyden vazgeçip çoğu zaman tabiat ananın içinde bir yere gidiyorum. Bence en büyük öğretmenlerden biri tabiat.

YALNIZLIĞA BAĞLI BİR İNSANIM

Yalnızlığı fazlaca seven, yalnızlığa bağlı bir insanım. Fazlaca fazla dostum da yok, fazlaca azca insan var hayatımda. Kalabalık bir ortama girmek, sanki benim için gerçekçi olmayan, yapmam ihtiyaç duyulan bir vazife şeklinde bir his yaratıyor. Bu şekilde fazlaca kalabalık ortamlar sonrasında eve gelip günlerce yatağımdan çıkmadığım oluyor. Tüm o enerjimi tekrardan temizleyebilmek ve özüme tekrardan dönebilmek için…