2024’e ihracat açısından pozitif yönde başladık. Küresel tutumsal aktivitedeki canlanma sayılara yansıyor. İthalatta ise hissedilir bir gerileme var. Dış ticaretteki toparlanmayla beraber cari açık kapanıyor

Enflasyonu dizginlemeye çalışırken bir taraftan da büyümeden oldukça fazla feragat etmek istemiyorsak, ihracat gelirleri ve internasyonal ana para girişlerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olacak. Geçen yıl ihracattan tam olarak beklediğimiz katkıyı görememiştik. İhracat pazarlarındaki yavaşlama, yurtdışından gelen talebi negatif etkilemişti. 2024’e ihracat açısından pozitif yönde başladık. Küresel tutumsal aktivitedeki canlanma sayılara yansıyor.

Ana ihracat pazarlarındaki imalat sanayinin etkinlik koşullarını ölçen ihracat iklim endeksi, son iki aydır eşik değerin üstünde. Rakamlar, ihracat pazarlarımızda koşullarının iyileştiğine işaret ediyor. İhracat sayıları da bu toparlanmayı teyit ediyor. Ocak ve şubat aylarında ihracat, geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 8.5 artış kaydetti. İthalatta ise hissedilir bir gerileme var. Geçen senenin ilk iki ayına kıyasla ithalat yüzde 15.5 geriledi. Böylece geçen yıl ilk iki ayda 26.4 milyar dolar olan dış tecim açığı, 13.2 milyar dolara düştü. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 58.9’dan yüzde 75.6’e terfi etti. İthalattaki gerileme ara mallarına olan talepten kaynaklanıyor. Yatırım ve tüketim ithalatı ise halen pozitif gelişme sergiliyor.

Dış ticaretteki toparlanmayla beraber cari açık kapanıyor. Mayıs 2023’te 60.1 milyar dolar olan yıllıklandırılmış cari açık, 2024’ün başlangıcında 37.5 milyar dolara geriledi. Sadece, cari açığın finansmanı tarafında ise hemen hemen hedeflenen kompozisyona ulaşamadık. Geçen senenin ikinci yarısında internasyonal portföy girişlerinde artış yaşanmıştı. O dönemde hisse senetlerine 2.9 milyar dolar, devlet iç borçlanma senetlerine 2 milyar dolarlık giriş gerçekleşmişti. Bu yıl ise net giriş yok. Gelişme ve makro istikrarı aynı anda sağlayabilmek için daha hacimli ve kalıcı ana para girişlerini çekmeye çalışmalıyız.

TİCARET ÜÇGENİ

Küresel rekabette her insanın gözü ihracat gelirlerinde. Küreselleşme eskisi kadar kucaklayıcı değil. Tüm ülkeler bundan 10 yıl öncesine gore kendi şirketleri ve sektörlerine oldukça daha çok öncelik veriyorlar. ABD’nin Çin’e karşı verdiği tecim savaşı bunun en belirgin örneği. Bunu tek başına bir tecim savaşı olarak adlandırmak da oldukça doğru değil. İşin bir de teknolojik rekabet boyutu var.

ABD, Çin’e karşı dış tecim açığını ve ekonomik bağımlılığını azaltmak için tüm yolları deniyor. Tam saha pres var. Çin ise bu baskıyı aşmanın yollarını arıyor. Bazı sektörlerde ABD’ye direkt satış kanallarının tıkandığını gören Çinli şirketlerin Meksika üstünden Amerikan pazarına girmeye çalışmış oldukları iddia ediliyor. Sonuçta, ABD’nin Çin’e karşı tecim açığı azalırken Meksika’ya verdiği açık artıyor. 2018 senesinde 418 milyar dolar olan ABD’nin Çin’e karşı verdiği tecim açığı, 2023’te 280 milyar dolara geriledi. Çin’in boşluğunu dolduran ülkelerin başlangıcında Meksika geliyor. Meksika, 2002’den sonrasında ilk kez Çin’i geride bırakarak ABD’nin en fazla ithalat yapmış olduğu ülke konumuna geldi.

Meksika’nın resmi verileri Çin’den Meksika’ya olağandışı bir mal girişi bulunduğunu göstermiyor. Sadece, Washington yönetiminden bazı adlar ve gerçek sektör temsilcileri gümrük verileri ve menşei ülke detayları ile ilgili şüphelerini dillendiriyorlar. Bazı Çin ürünlerinin Meksika üretimiymiş benzer biçimde ABD’ye giriş yapmış olduğu düşünülüyor. The Economist dergisi şüphelerin artması durumunda ABD’nin bu sefer de Meksika’ya bir tecim savaşı açabileceğini ima eden kapsamlı bir haber çözümleme yayınladı. Eğer kasım ayında Donald Trump bir kez daha başkanlık koltuğuna oturursa, Meksikalıları bu mevzuda sıkıştırmaktan geri durmaz.