Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle hayata geçen Romeo ve Juliet Ankara’dan sonrasında İstanbullu tiyatroseverlerle buluştu. Oyunun önceki akşam AKM’deki temsilini Kültür ve Gezim Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni de takip etti. İki ülke arasındaki bu kültürel bağları tiyatro vesilesiyle güçlendirme girişimini sonuna kadar destekliyorum.

ÖLÜMSÜZ AŞK HİKAYESİ

Sanatın açamayacağı hiçbir kapı, aşamayacağı hiçbir problem yok diye düşünüyorum. Bu aşamada Bakan Ersoy’la birlikte Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’nın da vizyonunu kutlamak, kendilerini desteklemek gerekiyor. Geldiği günden beri DT oyunlarında ve operasyonel anlamdaki süreçte tesirini hissettiriyor Karadağlı. Oyuna gelecek olursak, Shakespeare’nin yüzyıllardır süregelen ölümsüz aşk hikâyesi Romeo ve Juliet, bu kez Türkiye ve Yunanistan ortaklığında, iki kültürün paydası oldu. Yunan yönetmen Lefteris Giovanidis’in oldukça mütevazi bir tasarımla sahneye koyduğu eserde Romeo’ya Türk oyuncu Alp Ünsal, Juliet’e ise Yunan sanatçı Kalliope Chaska yaşam veriyor. İki oyuncunun da rollerine fazlaca yakıştığını, aralarında fazlaca iyi bir kimya oluştuğunu söylemek mümkün. Nitekim bu uyum seyirciye fazlaca iyi geçiyor. Romeo ve Juliet arasındaki aşka inandırıyor ikili. Öte taraftan genç oyuncu Alp Ünsal’ın böylesine mühim bir projeden alnının akıyla çıktığını görmek gurur verici. Bu oyunun Ünsal’a internasyonal anlamda daha değişik kapılar açacağına inancım tam. İlerleyen dönemde adından daha çok bahsedeceğiz genç oyuncunun. Ek olarak, 80 yaşındaki usta oyuncu Roula Pateraki de ‘Dadı’ rolündeki performansıyla büyük alkışı hak ediyor.

Oyunun Constantinos Zamanis imzalı dekor tasarımında sahne tasarımında 3 parçalı dönebilen ve hareket eden bir platform tercih edilmiş. Oyuncular ara sıra bu platformun üstünde performans sergiliyorlar. Meşhur balkon sahnesi de bu şekilde çözüme kavuşturulmuş. Oyunun ışık tasarımı Yakup Çartık’a, müzikler de Ekin Eti’ye ilişkin. Ki, müzikleri ek olarak fazlaca beğendiğimi belirtmek isterim. Oyun bu akşam da AKM’de seyirciyle buluştuktan sonrasında 16 Mayıs’ta Yunanistan’da sahnelenecek.

TİYATRODA BU DA OLDU

Tiyatro izlerken oyun esnasında telefonla video ve fotoğraf çekene hep tanık oluyorum. Oyun sonunda selamı çekmeyi anlarım da oyun esnasında niçin fotoğraf ve video çekiliyor asla anlam veremiyorum doğrusu. Bundan izleyici de rahatsız, sahnedeki oyuncu da. Hatırlarsanız daha ilkin Kumbaracı50’nin bir oyununu bir izleyici baştan sona kaydetmişti. Toz oyununda da Zerrin Tekindor oyun süresince kendisini videoya alan seyirciyle tartışmış, mevzu toplumsal medyada söz atışmasına kadar devam etmişti. Daha ne olabilir derken şöyleki bir vaka yaşandı. ATV dizisi Kardeşlerim’de rol alan Celil Nalçakan’ın, Cem Davran ve Onur Özaydın ile beraber sahneye koydukları ‘Üçü Bir Arada’ adlı oyun esnasında bir seyirci görüntülü görüşme yapmış oldu. Izleyici oyun esnasında canlı olarak oyunu izletti arkadaşına. Tepkilere aldırmadan, ara sıra kamerayı kendine çevirip iki lafın belini kırmaya devam etti. Oyun içinde anons yapılmış oldu fakat iş işten çoktan geçti. Arkadaşına parasız gösterim meydana getiren o kişinin bunu kendinde hak görerek aynı şeyi başka oyunlarda da meydana getirecek olmasından korkuyorum. Keşke bu tür girişimlerde bulunanların eşkâl fotoğrafı basılıp tüm tiyatrolara dağıtılsa, o şahıs oyunlara alınmasa sözgelişi… Başka iyi mi çözülecek bu hazzı ve gayri etik durum bilemiyorum.

WİM WENDERS’E SİNEMA ONUR ÖDÜLÜ

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafınca düzenlenen 43. İstanbul Film Festivali bu akşamki ödül töreniyle sonlanıyor. 12 günde 132 filmi seyircilerle buluşturan festivalin onur konukları dünya sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Wim Wenders ve Japonya’nın en tanınmış ve saygı duyulan oyuncularından Koji Yakusho da İstanbul’a gelmiş olarak basınla ve sinemaseverlerle buluştu. 78 yılda ilk kez geldiği İstanbul’da bulunmaktan fazlaca memnun bulunduğunu söyleyen Wenders’e son filmi Anselm’in Atlas 1948’de meydana gelen vizyonu öncesinde, Beyaz perde Onur Ödülü verildi. Öte taraftan festival bünyesinde, 19. kez düzenlenen Köprüde Buluşmalar atölyelerinde de ödüller sahiplerine verildi.

GİPSY KİNGS YENİDEN GELİYOR

Türk izleyicilerinin sevmiş olarak dinlediği yabancı grupların başlangıcında Gipsy Kings tekrardan Türkiye’ye geliyor. Latin müziğinin efsanesi, Grammy Ödüllü grup, 26 Temmuz’da İstanbul Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda, 27 Temmuz’da Ankara Oran Açıkhava Sahnesi’nde hayranlarıyla buluşacak.

FRANKFURT’TA ÖDÜL ALACAKLAR

24. Internasyonal Frankfurt Türk Film Festivali için geri sayım başladı. 2-7 Haziran tarihleri içinde gerçekleşecek olan festivalde Yaşam Boyu Onur ödülleri ve Vefa ödülü sahipleri belli oldu. Hüseyin Sıtkı başkanlığında, Caner Ural’ın danışmanlığını üstlendiği festivalde Erkan Can, Derya Alabora ve Mehmet Kurtuluş Yaşam Boyu Onur Ödülüne layık görüldü. Mucize Aynalar filmiyle açılacak olan festivalde Aliye Rona, Avni- Belkıs Dilligil anılırken Dilligil Ailesi adına Çiçek Dilligil’e Vefa ödülü takdim edilecek.