Üzüldüm ve utandım. Niçin mi? Çocuk katili Netanyahu’ya isyan, işgalci İsrail’e nalet bayrağını ABD’deki üniversiteli gençlere kaptırdığımız için…

ABD’deki birkaç üniversitede başlayıp hemen sonra neredeyse ülkedeki tüm üniversitelere yayılan protesto gösterilerinin etkili olacağına inanıyorum. Şundan dolayı bu isyan, İsrail’in en büyük destekçisi ABD’de başladı. Bu bir tek üniversiteli gençlerin değil, “vicdan ve adaletin” haykırışıdır. Gözlerin tekrardan Gazze’ye çevrilmesini kim bilir batının elini vicdanına koyup, gerçekleri fark etmesini elde edecektir.

Dünyada büyük siyasal ve toplumsal mücadeleler, özgürlükle taçlanan isyanlar, işgallere direnişler hep üniversitelerdeki kıvılcımlar yardımıyla meşaleye dönüşmüştür. Prag baharında Rus işgalcilere direnenler, Çin’deki Tiananmen Meydanı’nda tankın önüne dikilenler, Şimal Afrika’da sömürgecilere karşı isyan bayrağı açanlar hep üniversitelilerdi.

Gelin görün ki, yarının aydınları olmalarını umut ettiğimiz bizim üniversitelilerimiz Gazze zulmü karşısında neredeyse kıllarını kıpırdatmadılar. Zayıf birkaç gosteri haricinde, siyasal ve toplumsal fark gözetmeksizin kenetlenip Gazze kasabı Netanyahu’yu protesto eden ulusal çapta bir protestoyu gerçekleştiremediler. ABD’deki üniversitelerin derhal hepsi giriş kapılarına koca Filistin bayrakları asarken, bizimkiler bir tek seyrettiler.

Yemekler fena çıkıyor, yurtlarda yer bulunmuyor diye kantinleri işgal edenler, dolduruşa gelip terör örgütlerinin savunuculuğuna soyunanlar acaba bir zahmet Gazze’deki soykırım için de bir şeyler yapması imkansız mı?

TERCİHİNİZİ YAPIN!

Sizin için iki fotoğraf seçtim. İlki, efsaneleşmiş yıldız Marilyne Monroe’nun estetiksiz (50’lerde yoktu esasen) ve makyajsız hali. Son aşama duru, organik bir güzellik. Kim bilir “efsaneleşmiş” olmasının sebebi.

İkincisi bir canlandırma. Bugün pek de ihtiyacı olmamasına karşın koşa koşa güzel duyu ameliyat olmaya giden 20 yaşındaki kızların 50 yıl sonraki hali…

Seçim sizin kızlar…

FÜHRER’İN EHLİYETİ YOKMUŞ!

Hep söylerim, izlediğim her belgesel data dağarcığıma derinlik kazandırıyor, ufkumu açıyor, genel kültürümü arttırıyor diye. Bu kez beni şaşırtan bilgiye Tarih TV’de gösterilen Güç Tekerlekleri: Makam Otomobillerinin Zamanı belgeselinde rastladım.

Hitler’in vasıta, tabanca ve makinalara olan büyük ilgisi hepimiz tarafınca bilinir. Hatta bazı tank ve vapur modellerini bizzat çizdiği de belgelenmiştir. Gelin görün ki Hitler, içi gitmesine karşın ne bir Tiger tankını, ne halk için üretilen Volkswagen’i ne de makam aracı olan lüks Mercedes’ini kullanabilmiştir. Şundan dolayı otomobil kullanmayı bilmediği için ehliyeti yoktur.

Almanca’da “Das Führerschein” geçici yeterlik, sürücülük onayı ya da vasıta şefi anlamındadır. Kısaca Führer aslen vasıta şefi olamayan bir ulusal şeftir.

Gaf’let kürsüsü

Yoğun bakımdaki kanser hastası hanıma saldırı eden sapık adam hemşireye mahkemede bir de “iyi hal indirimi” uygulanmasın mı?

Zap’tiye

Gayrettepe’de gece kulübü yangınında 29 şahıs can verdi. Antalya’da teleferik kazasına bir kurban verildi. Küçükçekmece’de 5 yaşındaki çocuk, belediyenin kazmış olduğu çukurda boğuldu. “Halka hizmet” diye geldiler, Azrail’e hizmet ediyorlar.

Ne demiş?

Hülya Avşar: Her işte bir hayır vardır. Muhabir: Aldatılmada da hayır var mıdır? Hülya Avşar: Var doğal. Baksana ne kadar mutluyum…