‘Türk Devletleri Teşkilatı’nı (TDT) paha biçilmez kılan bir tek jeostratejik konumu, ortak vizyonu değil, kim bilir bu temel kavramları daha da anlamlı kılan ve derinleştiren ortak tarih, ortak dil, ortak kültür ve ortak değerler manzumesidir. Bunun anlamı, TDT’nın bununla birlikte bir ‘kardeşlik’ birliği de olmasıdır. Söz mevzusu ‘kardeşlik’ bağları, bununla birlikte ‘Orta Koridor‘ ile Asya, Avrupa ve Afrika içinde tesis edilecek zenginleştirilmiş iktisat, tecim, ulaştırma ve lojistik ağının etkinliğini de katlıyacak bir güçtür. Bu sebeple, TDT bünyesinde stratejik alanlarda derinleştirecek ortaklaşa iş ağı, TDT ülkelerini beraber küresel ekonomi-politikte bir güç merkezine dönüştürecektir. Bundan dolayı, TDT ülkeleri içinde ‘Türklük’ bağları üstünden oluşturulacak kuvvetli ortaklaşa iş, Orta Koridor’un oluşturacağı yüksek katma değerin sağlayacağı ‘sürdürülebilir kalkınma‘ tesirini de katlayacaktır.

Küresel sistem, iki ‘siyah kuğu‘ küresel virüs salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı ile, üzerine eklenen Süveyş ve Panama kanallarından meydana gelen risk ve tehditlerle, 4 senedir aralıksız küresel besin arz güvenliği, küresel enerji arz güvenliği ve küresel tedarik zinciri güvenliği alanlarında karşı karşıya kalınan ve kalınmaya devam edecek meydan okumaları yakından takip ediyor ve tartışıyor. TDT’nin küresel alanda bir güç merkezi haline gelmesi, Orta Koridor aracılığı ile, bu alanların tümünde beraber sürdürülebilir çözümler üreten ekonomilere dönüşmemiz anlamına da gelmekte. Bu sebeple, başta Türkiye, TDT üyesi tüm ülkelerin, küresel besin güvenliği, küresel enerji güvenliği ve küresel tedarik zinciri güvenliği için tartışılmaz olanak ve kabiliyetleri, paha biçilmez konumları söz mevzusu. Bir yanda Hazar Denizi, diğer yanda Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz, mal ticareti, enerji ticareti koridorları boyutunda haiz olunan stratejik konum, küresel tedarik sistemindeki paha biçilmez konumu da perçinlemekte.

TDT ülkelerinin ve Orta Koridor’un paha biçilmezliğini perçinleyecek en tehlikeli sonuç mevzu ise, iktisat, tecim, ulaştırma ve lojistik ağının dijitalleşme yöntemiyle daha da etkin hale getirilmesi olacak. TDT ülkeleri içinde ortak dijital gümrük uygulamaları, veri paylaşımı, ortak güvenlik ağı, ortak yazışma ağı, Orta Koridor’un cazibesini katlayacaktır. Bunun yanı sıra, TDT ülkeleri ortak organize endüstri bölgeleri, yeni nesil teknoparklar, lojistik merkezleri, tarımsal üretimde yeni tohum ve üretim araştırma merkezleri, havacılık ve uzay alanında yeni teknoloji merkezleri oluşturarak, mevcud işbirliğini yüksek katma kıymetli alanlarda daha da derinleştirecek hamleler yürütebilirler. TDT teşkilatının temsil etmiş olduğu geniş coğrafik alanın tarımsal üretim, endüstri üretimi ve hizmetler sektöründeki olanak ve kabiliyetleri, Orta Koridor’u Avrupa, Afrika ve Asya için ‘güvenilir liman’ tedarikçi bir ağa dönüştürecektir. Tüm TDT coğrafyasının ihracat kabiliyetlerinin derinleşmesi, küresel ekonomik sisteme eklemlenme noktasında kıymetli bir fırsat sunacaktır.

TDT ülkelerinin önem vermesi ihtiyaç duyulan bir öteki tehlikeli sonuç mevzu ‘nüfus gücü‘ ve ‘eğitim ortaklaşa iş‘dir. Genç nüfusun başta ziraat, besin, enerji, makine, havacılık ve uzay, bilişim sanayi, lojistik, stratejik ortaklaşa iş alanlarında yüksek katma kıymetli üretim için iyi yetişmesi, TDT ülkelerinin temsil etmiş olduğu coğrafyanın ve Orta Koridor’un potansiyelinin yüksek katma değere dönüştürülmesi adına elzemdir. TDT bünyesindeki oluşturulan ortaklaşa iş kültürünün derinleşmesi, asla şüphesiz Kafkasya, Balkanlar coğrafyasına da esin verecektir. TDT ülkeleri arasındaki kardeşlik bağının kıymeti, kardeşlik bağının ‘sürdürülebilir kalkınma’ya muhteşem pozitif tesiri, Kafkaslar’da ve Balkanlar’da ‘kalıcı sulh‘ın önemi adına mühim bir perspektif de elde edecektir. Avrasya’da anlam ifade etmeyen serüvenler ardında koşmaya çalışan, çırpınan ülkelere TDT ve ‘Orta Koridor Kardeşliği’ en etkili yanıt olacaktır.