Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti yayımlandı. Özette şu ifadeler yer aldı:

KÜRESEL EKONOMİ

Küresel gelişme görünümü senenin ilk çeyreğinde sınırı olan bir iyileşme gösterirken, işgücü piyasalarındaki sıkılık devam etmektedir. Türkiye’nin dış tecim ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel gelişme endeksinin 2024 senesinde yüzde 2,1 ile 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırı olan oranda üstünde büyüyeceği tahmin edilmekte ve küresel tutumsal faaliyetin zayıf seyrini sürdürdüğü değerlendirilmektedir. Bununla beraber, gerek ihracat ağırlıklı küresel gelişme görünümü gerekse birinci çeyrek PMI verileri, tutumsal faaliyette 2023 yılı son çeyreğine gore ılımlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. Ek olarak ABD ekonomisi gelişme eğilimi öteki büyük ekonomilerden pozitif yönde ayrışmıştır. Jeopolitik gelişmeler ve enflasyonda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sıkı para politikalarının sürdürülmesi 2024 senesinde küresel tutumsal faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.

Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri, küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üstünde seyretmeye devam edeceğini ima etmektedir. 2023 senesinde enflasyonda görülen keskin düşüşe karşın birçok ülkede, bilhassa hizmet enflasyonundaki katılık dikkat çekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, gelişmiş ülke merkez bankalarının da 2024 yılı içinde faiz indirimlerine başlamaları beklenmektedir. Sadece, enflasyonda gözlenen katılık, jeopolitik gelişmeler ve emtia fiyatlarına ilişkin risklerin artmasına bağlı olarak piyasa fiyatlamaları önceki PPK dönemine kıyasla daha davranışlarında ölçülü bir indirim patikasına işaret etmektedir. Öteki taraftan gelişmiş ekonomilerin gelişme, enflasyon görünümleri ve para politikalarına yönelik beklentiler farklılaşmaya başlamış, artan küresel belirsizlik ile beraber risk iştahı ve GOÜ’lere yönelen portföy akımları, son dönemde dalgalı bir seyir izlemiştir.

PARASAL VE FİNANSAL KOŞULLAR

Mart ayında atılan adımların etkisiyle finansal koşullar mühim seviyede sıkılaşmıştır. Söz mevzusu adımlar, siyaset faizinin mevduat ve kredi faizlerine aktarımını güçlendirmiştir. Türk lirası mevduat faizleri, önceki PPK toplantısı haftasından bu yana 1071 baz puan artarak, 19 Nisan itibarıyla yüzde 60,34 seviyesine terfi etmiştir. Türk lirası ticari kredi faizleri ve gerekseme kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizlerindeki yükseliş de siyaset faiz oranlarındaki artışın ötesinde gerçekleşmiş, bu faizler sırasıyla 871 ve 554 baz puan artarak yüzde 68,29 ve yüzde 81,54 olarak gerçekleşmiştir Konut kredisi faizleri, 229 baz puan artış göstererek yüzde 44,94 seviyesine yükselirken taşıt kredisi faizleri son dönem kampanyaların tesiri ile 1933 baz puan azalarak 19 Nisan 2024 itibarıyla yüzde 23,76 olarak gerçekleşmiştir. Öteki taraftan 6 Nisan 2024 tarihinde kredi kartı işlemlerinde uygulanan azami akdi faiz oranlarının yüzde 3,66’dan yüzde 4,25’e yükseltilmesiyle, kredi kartı harcamalarının da kredi büyümesinde dengelenme sürecine katkı vermeye başladığı görülmektedir. Bununla beraber, tesirleri yakından takip edilen ve yurt içi talepte dengelenme süreci açısından ehemmiyet taşıyan bir unsur olarak, düşük tutarlı tutum mevduatları ile yüksek tutarlı mevduatlara tavsiye edilen faizler arasındaki farkın artarak devam etmiş olduğu gözlenmiştir.

Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üstündeki tesirleri yakından izlenmektedir. Uygulanan parasal ve miktarsal sıkılaştırıcı adımların tesiri ile bundan önceki PPK döneminden bu yana belirgin şekilde yavaşlayan toplam kredi büyümesinin yurt içi talepteki dirençli seyri zayıflatması beklenmektedir. Bireysel kredilerin 4 haftalık gelişme oranlarının averajı önceki PPK toplantısı haftasından bu yana azalarak, yüzde 4,12 seviyesinden yüzde 3,28 seviyesine gerilemiştir. Söz mevzusu oran, gerekseme kredilerinde yüzde 4,59’dan yüzde 2,49’a; bireysel kredi kartlarında ise yüzde 5,34’ten yüzde 5,01’e gerilemiştir. Taşıt kredilerindeki averaj gelişme oranları negatif bölgede kalmaya devam etmiş ve önceki PPK toplantısı haftasından bu yana taşıt kredileri haftalık averaj büyümesi yüzde -1,29 olarak gerçekleşmiştir. Türk lirası ticari kredilerde de yavaşlama devam etmiş, 4 haftalık gelişme oranlarının averajı yüzde 3,34 seviyesinden yüzde 1,64 seviyesine gerilerken, kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerde bu oran yüzde 1,28 seviyesinden yüzde 2,89 seviyesine terfi etmiştir.

TCMB, makro finansal istikrarı koruyacak şekilde makroihtiyati politikaları sadeleştirmeye devam etmektedir. Bu kapsamda, 6 Nisan 2024 tarihinde meydana getirilen duyuruda, menkul kıymet tesisine doğal olarak döviz yükümlülükleri için uygulanan tesis oranı yüzde 4’ten yüzde 1’e düşürülmüş ve kredi büyümesine gore menkul kıymet tesisi sonlandırılmıştır. Bunun yanında, yükümlülük için menkul kıymet tesisi uygulamasının kısa sürede sonlandırılacağı bilgisi paylaşılmıştır.

Öteki taraftan, 25 Nisan 2024 tarihindeki duyuru ile Türk lirası mevduat payının artırılması ve kur korumalı mevduattan Türk lirası mevduata geçişin desteklenerek parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla, TL’ye geçiş ve ek olarak yenileme ile TL’ye geçiş hedeflerini elde eden bankaların mecburi karşılıklar üstünden alacakları faizler siyaset faiz oranları ile ilişkilendirilerek kurala bağlanmıştır. Buna gore; TL mevduat için tesis edilmesi ihtiyaç duyulan mecburi karşılık tutarına TL’ye geçiş oranı seviyesine gore uygulanan faiz üst sınırının, siyaset faizinin yüzde 80’i olarak belirlenmesine karar verilmiş ve böylece söz mevzusu sınır yüzde 36 seviyesinden yüzde 40’a yükseltilmiştir. KKM için tesis edilmesi ihtiyaç duyulan mecburi karşılık tutarına yenileme ve TL’ye geçiş oranı seviyesine gore uygulanan faiz oranı üst sınırı ise siyaset faiz oranının %60’ı olarak belirlenerek yüzde 25 düzeyinden yüzde 30’a çıkarılmıştır. Bu sayede TL mevduatların finansal kesime olan maliyeti azaltılarak, mevduat faizinin daha yüksek bir seviyede oluşması ve dolayısıyla ekonomik birimlerin hem TL tasarruflarının hem de TL varlıklara olan talebinin artması amaçlanmaktadır. Mecburi karşılıklara uygulanacak söz mevzusu faizlerin kurala bağlanmasıyla beraber siyaset faizine bağlı uyarlamaların kendiliğinden olması hedeflenmiştir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt internasyonal rezervleri, önceki PPK toplantı haftasından bu yana 2,44 milyar ABD doları artarak 19 Nisan 2024 itibarıyla 126,3 milyar ABD doları seviyesine terfi etmiştir. Küresel risk iştahındaki zayıflamaya rağmen, Türkiye’nin 5 senelik kredi risk primi (CDS) mart ayı PPK sonucu sonrası benzer gelişmekte olan ülke CDS primlerinden belirgin derecede pozitif yönde ayrışarak 24 Nisan 2024 itibarıyla 310 baz puan seviyesine gerilemiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 24 Nisan itibarıyla sırasıyla yüzde 9,6 seviyesine gerilerken 12 ay vadeli kur oynaklığı yatay bir seyir izleyerek yüzde 20,1 seviyesinde gerçeklemiştir. 2023 yılı haziran ayından itibaren 2,27 milyar ABD doları Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına ve 3,62 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak suretiyle toplam 5,89 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.

TALEP VE ÜRETİM

Tüketim malı ve altın ithalatındaki seyir cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin öteki göstergeler yurt içi talepte direncin sürdüğüne işaret etmektedir. Şubat ayında, perakende satış hacim endeksi, aylık bazda yükseliş eğilimini sürdürmüş, çeyreklik bazda da endeksin büyümesi hızlanmıştır. Tecim satış hacim endeksi ise aylık bazda artarken çeyreklik büyümesi sınırı olan olarak yavaşlamıştır. Şubat ayına ilişkin sektörel ciro ve hizmet üretim endeksleri, hizmetler sektörü faaliyetinde çeyreklik bazda ılımlı bir artışa işaret etmiştir. Bundan önceki çeyrekte gerileyen imalat endüstri firmalarının kayıtlı iç piyasa siparişleri, ücret güncellemelerinin gerçekleştiği senenin ilk çeyreğinde tekrardan artış kaydetmiştir. Kartla meydana getirilen harcamalar ise artışını ilk çeyrekte sürdürmüştür. Bu çerçevede, talebin mevcut seviyesi enflasyon üstünde bir risk unsuru olarak görülmeye devam etmektedir. Nisan ayına ilişkin veri akışı bayram tatili kesintisiyle net bir görüntü alınmasını zorlaştırsa da, bu aya ilişkin yüksek frekanslı veriler ve saha gözlemleri yurt içi talepte dengelenmeye yönelik bazı sinyaller içermektedir. Bu kapsamda, kartla meydana getirilen harcamalar nisan ayının ilk yarısında reelleştirilmiş olarak aylık bazda düşüşe işaret etmektedir. Benzer şekilde, nisan ayına ilişkin şirket görüşmeleri, tüketim harcamalarının, bundan önceki çeyrekte öne çekilmiş olan talep ve uzun bayram tatilinin de etkisiyle ivme kaybetmekte bulunduğunu ima etmektedir. Bununla beraber, takvim etkilerinin ilgili göstergelerde oluşturduğu belirsizlik göz önünde bulundurulmakta ve talep göstergeleri yüksek frekansta izlenmektedir.

Şubat ayında endüstri üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 3,2, takvim etkilerinden arındırılmış olarak senelik bazda yüzde 11,5 oranlarında kuvvetli artış kaydetmiştir. Endüstri üretiminde senelik bazdaki yüksek artış, geçtiğimiz senenin şubat ayında gerçekleşen depremin niçin olduğu baz etkilerinden de meydana gelmektedir. Aylık bazdaki yüksek artış, tipik olarak yüksek oynaklık sergileyen öteki ulaşım araçları imalatı tarafınca sürüklenen ana para malları üretiminde gerçekleşen yüzde 11,3 oranındaki yükselişten kaynaklanmıştır. Çeyreklik bazda endüstri üretimi şubat ayı itibarıyla yüzde 3,4 oranında artmıştır. İmalat endüstri kapasite kullanım oranı ise nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak yüzde 77 seviyesinde gerçekleşerek çeyreklik bazda yatay bir seyir ima etmiştir.

Şubat ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 1,4 oranında artarak 32,4 milyon şahıs seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu zamanda, işgücüne katılım oranı çeyreklik bazda artmış, işsizlik oranı ise değişmeyerek yüzde 8,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri ise, imalat endüstri firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir.

Şubat ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığı aylık bazda 5,8 milyar ABD doları düşerek 31,8 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Söz mevzusu gerilemede, ihracattaki artış, altın dış tecim açığındaki azalış ve enerji fiyatlarında senelik bazda devam eden düşüş etkili olurken, altın ve enerji hariç dış tecim açığındaki azalış sürmüştür. Bu zamanda, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası, kuvvetli ve yıl geneline yayılmış olarak seyreden gezim gelirlerinin de desteğiyle, aylık bazda 0,2 milyar ABD doları artışla 52,2 milyar ABD doları olmuştur.

Geçici dış tecim verileri, ilk çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatında yatay bir seyre işaret etmiştir. Altın ithalatı mart ayında tarihsel ortalamalarının üstünde gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 23 milyar ABD doları civarında yatay seyrini sürdürmüştür. Mart ayına ilişkin geçici dış tecim verileri, nisan ayı için yüksek frekanslı verilerle birlikte değerlendirildiğinde üç aylık averaj eğilim, ihracatta yatay bir seyir ile ithalatta artış ima etmektedir.

Cari açığın finansman tarafında ise, 2023 yılının kasım ayından bu yana yüzde 100’ün üstünde seyreden bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, bu senenin şubat ayında yüzde 118 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz mevzusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yüzde 93 civarında olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı finansman imkanlarının bundan önceki aya benzer seyrettiği gözlenmektedir.

ENFLASYON GELİŞMELERİ

Mart ayında, aylık manşet enflasyon ve enflasyonun ana eğilimi gerilemekle birlikte Enflasyon Raporu tahmin patikasında öngörülenin üstünde seyretmiştir. Tüketici tutarları mart ayında yüzde 3,16 oranında yükselmiş, senelik enflasyon 1,43 puan artışla yüzde 68,5 olmuştur. Bu zamanda temel mal, hizmet ve enerji gruplarının senelik enflasyona olan katkısı yükselirken, besin ile alkol-tütün-altın gruplarının katkısı yatay seyretmiştir.

Mart ayında hizmetler en yüksek fiyat artışı kaydeden grup olmuş, bu grupta aylık enflasyon yavaşlasa da ücret ve geriye doğru endeksleme eğiliminin yansımaları sürmüş, ulaştırma hizmetleri hariç genele yayılan fiyat artışları izlenmiştir. Temel mal aylık enflasyonu döviz kuru gelişimleri ve dirençli seyreden iç talep koşullarının maliyet geçişlerini kolaylaştırmasının da etkisiyle bu zamanda güç kazanmıştır. Besin grubunda kırmızı et öne çıkarken, bu kalemde süregelen fiyat artışları ikame beyaz et ürünlerine de yansımış ve girdi teşkil ettikleri işlenmiş et ürünleri fiyatlarını da yukarıya çekmiştir. Mart ayında işlenmiş besin aylık enflasyonundaki yavaşlama ise dikkat çekmiştir. Besin grubu, direkt etkilerinin yanı sıra yiyecek hizmetleri kanalıyla dolaylı olarak da manşet enflasyonunu negatif etkilemeye devam etmiştir. Enerji grubu aylık enflasyonu ise akaryakıt fiyatlarındaki gelişmelere paralel olarak yavaşlama göstermiştir. Mart ayında bedelsiz organik gaz kullanımının aylık tüketici enflasyonuna mekanik tesiri 0,02 puan ile oldukça sınırı olan kalmıştır.

Mart ayında aylık enflasyonun ana eğilimi ise, devam eden zayıflamaya karşın öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle B ve C endekslerinin aylık artış oranları sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 3,9 seviyelerinde gerçekleşerek önceki aya gore bir miktar zayıflasa da yüksek seyretmeye devam etmiştir. B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış üç aylık averaj artışlar ise, sırasıyla yüzde 4,8 ve yüzde 5,4 olarak ölçülmüştür. Mart ayında fiyat artışları, B endeksini oluşturan gruplardan temel malda önceki aya kıyasla güç kazanırken, hizmet ve bilhassa işlenmiş gıdada zayıflamıştır. Bu zamanda, Medyan, SATRIM ve öteki ana eğilim göstergeleri gerilerken, yayılım endeksindeki düşüş daha sınırı olan olmuştur.

Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve besin tutarları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır. Ücret artışlarının maliyet yönlü tesiri gerek mal gerekse hizmet fiyatlarına daha süratli yansırken, talep yönlü tesir zamana yayılmakta ve nispeten daha çok belirsizlik içermektedir.

Hizmet sektöründe başat olan fiyatlama davranışı mühim bir atalete ve şokların enflasyon üstündeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına niçin olmaktadır. Senelik enflasyon mart ayında, temel mal grubunda yüzde 56,5 olurken, hizmet sektöründe yüzde 96,5 ile 40 puan yukarıda gerçekleşmiştir. Ek olarak, hizmet sektörüne ilişkin yayılım endeksi mart ayında tarihsel averajının ortalama yüzde 32’si kadar üstünde seyrederek, artışların bir miktar güç kaybetmekle birlikte sektör geneline yayılmaya devam ettiğini göstermektedir. Bu bakımdan, yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri dikkate alındığında, belirli hizmet kalemlerinde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır. Kira, eğitim ve komünikasyon şeklinde hizmet sektörlerinin bu bağlamda öne çıkacağı değerlendirilmektedir.

Senelik kira enflasyonu yüksek bir seviyede seyrini sürdürürken, Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üstünden takip edilen öncü göstergeler kira artış oranında şubat ayında başlamış olan yavaşlamanın nisan ayında devam edeceğini ima etmektedir. Öte taraftan, konut tutarları senelik artışı şubat itibarıyla yüzde 58,3 seviyesine gerileyerek senelik tüketici enflasyonunun altında kalırken, mevsimsel etkilerden arındırılmış veriler bu kalemdeki aylık artışın da son aylarda mühim seviyede yavaşladığına işaret etmiştir. Konut fiyatlarındaki bu durumun, ilerleyen dönemde kira enflasyonunu sınırlayacak bir unsur olduğu değerlendirilmektedir. Öteki taraftan, kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan regülasyonun yakın gelecekte yürürlükten kalkacak olmasının kira enflasyonuna tesiri de yakından takip edilecektir. Eğitim hizmetlerinde ise, hususi okul ücretlerinde yüksek oranlı artışlar izlenmektedir. Ücret gelişmelerinden etkilenmenin yanı sıra geçmiş enflasyona endeksleme eğiliminin yüksek olduğu bu kalemin, fiyat izahat tarihlerine bağlı olarak azalarak da olsa temmuz ayına kadar kademeli bir halde Tüketici Fiyat Endeksi’ne yansıyacağı dikkate alındığında, hizmet enflasyonunu yakın dönemde negatif yönde etkileme riski bulunmaktadır. Komünikasyon hizmetleri de cep telefonu görüşme ve web ücretleri öncülüğünde yüksek aylık artışlar göstermektedir. Tarihsel olarak ılımlı bir eğilim sergileyen komünikasyon senelik enflasyonunun, mart ayı itibarıyla yüzde 72’ye ulaşarak tüketici enflasyonunun da üstünde gerçekleşmesi dikkat çekmektedir. Bunlara ilaveten, kırmızı et fiyatlarında süregelen yüksek artışlar sebebiyle yiyecek hizmetleri tutarları üstünde yukarı yönlü riskler canlılığını korumaktadır. Sigorta hizmetlerindeki gelişimleri mecburi trafik sigortası kalemi öncülüğünde ulaştırma sigortası sürüklerken, geçilen yeni sisteminden meydana gelen ilgili fiyat artışlarının yavaşlamakta olduğu izlenmektedir.

Yurt içi üretici tutarları mart ayında yüzde 3,29 oranında yükselirken, endekste senelik enflasyon 4,18 puan artışla yüzde 51,5 olmuştur. Ana endüstri gruplarına gore incelendiğinde, enerji grubunda daha sınırı olan olmak suretiyle, mart ayında tüm gruplarda aylık bazda fiyatlar terfi etmiştir. Senelik enflasyon dayanıksız tüketim grubunda görece yatay, öteki gruplarda ise yukarı yönlü seyretmiştir.

2023 yılı ekim ayından itibaren gerileyen küresel emtia fiyatlarında, ocak ayında başlamış olan artış eğilimi mart ayında bir miktar güç kazanarak sürmüştür. Mart ayında alt kırılım bazında küresel enerji tutarları artış eğilimini korurken, son aylarda yataya yakın seyreden enerji dışı emtia tutarları endüstriyel metal alt grubu öncülüğünde terfi etmiştir. Nisan ayının ilk üç haftası itibarıyla da her iki gruptaki fiyat artışlarının daha belirgin hale geldiği izlenmektedir. Söz mevzusu dönemde enerji dışı emtiada, endüstriyel metal grubu tutarları yükselişiyle öne çıkmaya devam etmiştir. Ek olarak, internasyonal altın tutarları mart ayının peşinden nisan ayında da kuvvetli bir halde terfi etmiştir.

Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi mart ayında tarihsel eğiliminde seyretmiştir. Mart ayında bir miktar gerileyen küresel navlun ücretleri, nisan ayında azalma eğilimini devam ettirmekle birlikte görece yüksek seyrini sürdürmektedir. Şubat ayında belirgin bir değişim sergilemeyen tedarikçilerin teslimat süreleri ise mart ayında bir miktar iyileşmiştir. Taşımacılık maliyetlerinin izleyen aylardaki gelişimi ve enflasyon üstündeki ihtimaller içinde tesirleri yakından takip edilecek bir unsurdur.

Orta vadeli enflasyon beklentilerinde gerileme devam ederken, 2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon beklentileri Enflasyon Raporu öngörülerinin üstünde ve yatay seyretmiştir. Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına gore; on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 36,7’den yüzde 35,2, yirmi dört ay sonrasına ilişkin beklenti ise yüzde 22,7’den yüzde 22,1 seviyesine gerilemiştir. Öte taraftan, cari yıl ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri değişmeyerek sırasıyla yüzde 44,2 ve yüzde 26,3 olarak ölçülmüştür. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 12,8’den 0,52 puan aşağı yönlü güncellemeyle yüzde 12,3 olmuştur. Enflasyon beklentilerinin mevcut seyri, enflasyon görünümü üstünde yukarı yönlü risk teşkil etmektedir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir.

Öncü göstergeler, nisan ayında enflasyonun ana eğiliminde yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Öteki taraftan, söz mevzusu yavaşlamaya karşın, ana eğilim Enflasyon Raporu’nda öngörülen düzeyin bir miktar üstünde seyretmektedir. Öncü verilere gore, nisan ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış fiyat artışları temel mal grubunda önceki aya kıyasla düşüş göstermekte, hizmetlerde ise yavaşlamakla beraber yüksek seyrini sürdürmektedir. Alt gruplar incelendiğinde, kur geçişkenliği yüksek ve süratli olan dayanıklı mal grubunda fiyat artışlarının bu zamanda zayıflayarak da olsa devam etmiş olduğu görülmektedir. Hizmet grubunda da, önceki aylarda öne çıkan kalemlere ek olarak, bayram etkisiyle ulaştırma hizmetleri fiyatlarında da kuvvetli artış gözlenmiştir. Enerji grubunda ise, akaryakıt fiyatlarındaki artışın, tüketimindeki mevsimsel gerilemeyi takiben endekse yansıyan organik gaz fiyatlarındaki düşüş ile dengeleneceği öngörülmektedir. Öncü veriler, besin grubunda işlenmiş gıdadaki pozitif yönde görünümün korunduğuna, sadece işlenmemiş gıdadaki yüksek fiyat artışlarının yavaşlayarak da olsa sürdüğüne işaret etmektedir. Nisan ayında, sebze öncülüğünde taze meyve ve sebze fiyatlarında görece ılımlı bir artış izlenirken, kırmızı et ve bu kalemin bununla beraber sürüklediği beyaz et kaleminde kuvvetli artışlar sürmektedir. Alkol-tütün grubu tutarları ise tütün ürünlerindeki gelişmelere bağlı olarak yükselmektedir. Böylelikle nisan ayı enflasyon görünümünde; emtia fiyat gelişimleri ve döviz kurunun gecikmeli tesirleri ile dirençli seyreden yurt içi talebin yanı sıra kırmızı et fiyatlarındaki gelişmelerin tesiri hissedilirken, geriye doğru endeksleme eğiliminin yansımalarının sürdüğü ve hizmet grubu fiyatlarındaki artışların genele yayılarak devam etmiş olduğu izlenmektedir.

PARA POLİTİKASI

Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak siyaset faizinin durağan(durgun) tutulmasına karar vermekle beraber, enflasyon üstündeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir.

Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kesin duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında gerçek değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.

Kurul; makroihtiyati politikaları, piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak özellikte uygulamayı sürdürmektedir. Bu çerçevede, kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin haricinde gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişimleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir. TCMB tarafınca meydana getirilen düzenlemelere ilişkin tesir analizleri, söz mevzusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler ve finansal istikrar üstündeki yansımalarıyla beraber bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır.

Kurul, siyaset kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.

Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve saydam bir çerçevede alacaktır.