Hem lise hem de üniversite imtihanlarına azca bir süre kala öğrenciler kadar aileler de çeşitli kaygılar yaşayabiliyor.
Anne babalar ile çocuklar arasındaki kontakt imtihan dönemlerinde her zamankinden daha mühim hale geliyor. Ebeveyn ve evlatları arasındaki ilişkilerde unutulmaması ihtiyaç duyulan en mühim hususun dinlemek bulunduğunu hatırlatan Altınbaş Üniversitesi ve APAM Ruhsal Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Istek Şirvanlı Itina, “Yalnız söylenenleri duymak kafi değil. Hem de karşı tarafın kalbine ulaşmak için çaba göstermek iletişimin en kuvvetli köprüsüdür” dedi.

6 NOKTAYA DİKKAT

Itina çocuğunuzu hakkaten dinleyip dinlemediğinizi anlamanıza destek olabilecek bazı yolları 6 maddede özetliyor:

1- GÖZ TEMASI KURMA:

Çocuğunuzla konuşurken göz teması oluşturmak, onun söylediklerine hakkaten odaklandığınızı ve ilgilendiğinizi gösterir.

Göz teması oluşturmak, iletişimi kuvvetlendirir ve çocuğunuzun kendini daha rahat hissetmesini sağlar.

2- SORULAR SORMA:

Çocuğunuzun söylediklerini anladığınızı ve derinlemesine dinlediğinizi göstermek için ona sorular mesele. Bu, onun düşüncelerini ve duygularını daha çok açıklamasını teşvik eder ve iletişimi derinleştirir.

3- EMPATİ GÖSTERME:

Çocuğunuzun duygularını anladığınızı ve onun bakış açısını takdir ettiğinizi göstermek için empati gösterin. Onun duygularını anlamaya çalışın ve bu duyguları doğrulayın.

4- AKTİF DİNLEME:

Çocuğunuzla konuşurken devamlı olarak yanıt vermek yerine, bir tek onu kulak verin.

Konuşurken onu kesmeyin ve sözlerini bitirmesine izin verin. Arkasından, onun söylediklerini kendi ifadelerinizle yine ederek doğru anladığınızı gösterin.

5- BEDENSEL İŞARETLER:

Çocuğunuzun size anlatırken yada konuşurken gösterdiği bedensel işaretlere dikkat edin. Mesela, gövde dilini, yüz ifadelerini ve ses tonunu izleyin.

6- AÇIK UÇLU SORULAR SORMA:

Çocuğunuzla kontakt kurarken, ona açık uçlu sorular sorarak daha derinlemesine düşünmesini ve duygularını ifade etmesini sağlayın.

Açık uçlu sorular, çocuğunuzun bir tek evet yada hayır cevapları vermek yerine düşüncelerini daha geniş bir halde ifade etmesine olanak tanır.