İbrahim Çeçen (IC) Vakfı Başkanı Günseli Çeçen ile buluştuğumuzda pek alışık olduğum klasik bir ‘tüm ortaklık vakfı‘ faaliyeti dinleyeceğimi düşündüm. Aslına bakarsanız öyleki de oldu. Günseli Çeçen, 1984 yılından bu yana öğrencilere karşılıksız burs veren IC Tüm ortaklık‘in bugüne dek 16 binden fazla öğrenciye ulaşmış olduğu bilgisiyle söze başladı. Sadece söyleşi ilerledikçe mevzu giderek ilginçleşti. IC Tüm ortaklık’in, 1969 senesinde yatılı bölge okulu inşaatı ile başlamış olan yolculuğu, bugün Türkiye’nin en büyük ve en mühim altyapı projelerinden Akkuyu Nükleer Enerji Santralı‘nın yapımını üstlenmeye kadar geldi. Şirket, Türkiye’de ve yurtdışında gerçekleştirdiği projeleriyle büyürken İbrahim Çeçen‘in, bilhassa üstünde durduğu bir mevzu daha vardı; gerekseme sahibi gençlerin eğitimine destek vermek. Iyi mi zor şartlarda okuduğunu unutmayan İbrahim Çeçen, verdiği talebe desteklerini giderek büyüttü. Ve sonunda bu faaliyetlerini kurumsal bir yapıya kavuşturdu. Böylece 2004’te kurduğu IC Vakfı, başta gene IC Tüm ortaklık’in girişimleriyle bugünkü yapısına kavuşan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi öğrencileri olmak suretiyle gerekseme sahibi gençlere burs veriyor. Günseli Çeçen’in anlattıklarına bakılırsa IC Vakfı’nın tek yapmış olduğu gençlere maddi destek vermek değil. Onları her açıdan hayata hazırlamak için Vakıfta oldukça değişik bir metod geliştirdiklerini söylüyor. Verdikleri talebe burslarının karşılıksız bulunduğunun altını çizerek detaya giren Günseli Çeçen, “Öğrencilerimize yalnız burs verip kenara çekilmiyoruz. Kariyerlerine katkıda bulunacağını düşündüğümüz çeşitli eğitimlerle gençlerin ekonomik ve toplumsal gelişimini de destekliyoruz. Son birkaç senedir da değişik bir uygulamaya daha başladık. Bursiyerlerimize yılda 20 saatlik toplumsal hizmet yapmaları şartını getirdik” diyor. Öğrencilerde gönüllülük bilincini yerleştirmek, çevrelerindeki gereksinimleri fark etmelerini sağlamak ve kendilerinin bu ihtiyaçların karşılanmasına iyi mi katkı sunabilecekleri mevzusunda onları düşündürmek istediklerini özetleyen Günseli Çeçen, bu uygulamanın oldukca yararını gördüklerinin altını çiziyor. ‘Bir tek alan el değil veren el olma’ fırsatı sunulan bu metodun faydalarını ise şu şekilde özetliyor: “Bir kere gönüllülüğün tadını alıyorlar, sahada edinim kazanıyorlar. Ek olarak her ay yaptıkları işi raporluyorlar ve böylece kurumsal hayata da ilk adımlarını atmış oluyorlar. Şimdi eski bursiyerlerimizden burs vermeye başlayanlar var. Bir iyilik zinciri oluşmuş durumda. Biz onlara safkan IC’li diyoruz.

Günseli Çeçen’e öğrencilerin en oldukca hangi alanlarda toplumsal hizmet verdiklerini sormuş oldum. Vakfın etkinliklerine katkı sağlamanın yanı sıra, köy okullarına yardım, çevre ve sıhhat projeleri, sokak hayvanlarına ve engellilere yönelik destek benzer biçimde birçok değişik alanda toplumsal hizmetler gerçekleştirdiklerini söylemiş oldu. Kız ve adam öğrenciler içinde bir fark olup olmadığı sorusuna ise “Kız öğrenciler asla aksatmadan gönüllü destek veriyorlar. Adam öğrencileri motive etmek birazcık daha zor oluyor” yanıtını verdi. Hanımefendilerin daha öğrenciyken aynı anda birden oldukca görevi yerine getirme yetisi gene karşımdaydı. Ve içinde bulunduğumuz Bayanlar Günü ikliminde Günseli Çeçen’in anlattıkları bir kez daha fırsat eşitliğinin yararını ortaya koyuyordu.

Kız-erkek ayırmaksızın öğrencilere maddi ve içsel destek olan her insana slm olsun!