Şükür, kelime olarak birçok anlam barındırır. Meydana getirilen iyiliği bilmek ve minnettarlık en bilindik anlamlarıdır. Şükretmek ise Tanrı’tan gelen nimetlerden dolayı minnettarlığı ifade etmektir. Kur’an-ı Kerim’de Tanrı’ın nimetlerinden ve ihsanlarından söz edilerek şükür kelimesi birçok kez geçmiştir. Şükür duası da birçok kişinin aklına bazen gelen konulardan birisidir. Şükür duası Arapça Türkçe okunuşu ve anlamı için ayrıntılara haberimizde yer verdik. Şükür duası, şükür sözleri ve şükür ile ilgili birçok sözler aşağıda yer ediniyor.

ŞÜKÜR DUASI ARAPÇA OKUNUŞU

“Allâhümme innî es’elüke min hayri mâ seeleke minhü nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve neûzü bike min şerri mesteâzeke minhü nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve ente’l–müsteân, ve aleyke’l–belâğ, ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh”

ŞÜKÜR DUASI TÜRKÇE ANLAMI

“Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sana sığındığı şerlerden ikimiz de sana sığınırız. Yardım sadece senden beklenir. İnsanı dünya ve âhirette muradına ulaştıracak sensin. Günahtan kaçacak güç, yakarma edecek kuvvet sadece Tanrı’ın yardımıyla kazanılabilir.”

ŞÜKÜR İÇİN OKUNACAK DUALAR

“El-hamdü-lillâhi dâimen ve alâ külli hâl ve E’ûzü billâhi min hâl-i ehlinnâr”. (14)

“Hamd, her halde ve dâimâ Allaha mahsustur. Ateş (Cehennem) ehlinin hâlinden Allaha sığınırım.”

“Elhamdülillahi alâ ni’metil islâm. Ve alâ tevfîkil îmân. Ve alâ hidâyetil rahmân.” (53)

“İslâm nimeti ve doğru inanç ve doğru yolda bulundurduğu için Tanrı’a hamd olsun.”

ŞÜKÜR İLE İLGİLİ HADİSLER

Hadis kaynaklarında şükür ile ilgili sözler şu şekilde;

“Aza şükretmeyen çoğa da şükretmez”

“Tanrı’a şükretmeyen insanlara teşekkür etmez, insanlara teşekkür etmeyen Tanrı’a şükretmez” denilmiştir (Müsned, II, 258, 295, 303; Tirmizî, “Birr”, 35).

İbnü’l-Esîr’e gore bu hadis, “Bir kimse kendisine meydana getirilen iyiliğe teşekkür etmeyip iyiliği nankörlükle karşılarsa Tanrı da onun kendisine şükrünü kabul etmez” anlamına gelir (en-Nihâye, II, 494).

Belâya sabretmenin de nimete şükretmenin de mümine sevap kazandırdığını bildiren hadis (Müsned, IV, 332, 333; Müslim, “Zühd”, 64)

(Müsned, II, 283, 289; Buhârî, “Eṭʿime”, 56) şükrün sevabının sabrın sevabından daha azca olacağı yolundaki anlayışın yanlışlığı ortaya konmaktadır. İbn Hacer’e gore bu hadis, “Şükreden varlıklı mi, sabreden fukara mi daha üstündür?” şeklindeki münakaşaya dair olup bunların eşdeğerde sayıldığını gösterir; bu hususta kıymet farkı kişilere ve onların içinde bulunmuş olduğu durumlara göre farklılık gösterir (Fetḥu’l-bârî, XX, 287).

Şükür teriminin Tanrı’a nisbeti hadislerde de yer verilmiştir. Dikenli bir dalı yoldan kaldıran, susuzluktan kıvranan bir köpeğe su içiren kimselerin bu davranışları, “Tanrı ona şükretti ve onu cennetine koydu” sözleriyle değerlendirilmiştir (Müsned, II, 375, 521, 533; Buhârî, “Vuḍûʾ”, 33, “Eẕân”, 32; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 27, 160).

Kuşeyrî’ye gore kulun Tanrı’a şükrü O’nun kendisine olan ihsanını anarak O’na hamdetmesi, Tanrı’ın kuluna şükrü de yapmış olduğu iyiliği anıp onu övmesidir (er-Risâle, II, 489-490).