Swap limitlerinin katı halde devrede olması, internasyonal ana para girişlerini sınırlıyor. Limitleri gevşetebileceğimiz bir yola doğru ilerliyoruz. Ne aşırı liberal ne de aşırı korumacı bir tutum sergilemeliyiz

Ekonomide bu hafta iki mühim haber akışı vardı. Bunlardan ilki, Türk bankalarının yabancılarla gerçekleştirdiği swap (döviz-TL takası) işlemlerine yönelik limitlerin esnetilebileceğine yönelik basında çıkan haberdi. Ekonomik büyümeye oldukça fazla hasar vermeden enflasyonu düşürebilmek için ihracat gelirlerine olmasıyla birlikte internasyonal ana para girişlerine de gerekseme var. Son bir yıldaki seçim maratonunun bitmesinin peşinden siyasal belirsizlikler azaldı. Para politikası sıkılaştı. Bu iki gelişmeye karşın, hemen hemen hedeflenen ölçülerde ana para girişi yaşanmadı.

Swap limitlerinin katı halde devrede olması, internasyonal ana para girişlerini haliyle sınırlıyor. Limitlerin bir noktadan sonrasında kademeli olarak gevşetilmesi sürpriz olmaz. Fakat swap hatları açılırken ihtiyatlı olmakta yarar var. Bu limitlerin söz olsun diye düşürülmediğini unutmayalım. Swap limitleri 2018’deki kur şokundan sonrasında yabancıların aşırı vurgunculuk yapmalarının önüne geçmek için devreye sokulmuştu.

Swaplar daima vurgunculuk için kullanılmazlar. Düzgüsel ekonomik/finansal yatırımınızı yapmak için gerekseme duyduğunuz para birimine erişmek ve döviz riskinizi denetim altında tutmak için de swap yapılır. Bir ülkeye ciddi anlamda yatırım yapmak isteyen internasyonal yatırımcının da gerekseme duyduğu bir finansal üründür. Fakat manipülasyonun bolca olduğu puslu havalarda swap, daha oldukça vurgunculuk için kullanılır. Tıpkı 2018’de olduğu şeklinde.

Limitleri gevşetebileceğimiz bir yola doğru ilerliyoruz. Ekonomin buna ihtiyacı olduğu da doğru. Fakat ekonomideki bazı kırılganlıklarımız devam ediyor. Yeni spekülatif ataklar yaşamamak için bu açılımı belli bir stratejik çerçeve içinde derecesini ve koşullarını iyi ayarlayarak yapmalıyız.

NE AŞIRI LİBERAL NEDE KORUMACI

Ne aşırı liberal ne de aşırı korumacı bir tutum sergilemeliyiz. Swap hatları ardına kadar açık olduğu dönemlerde internasyonal ana para, Türkiye’yi ihya etmedi. Orta-gelir tuzağından alıp çıkarmadı; enflasyonu yüzde 5’e indirmedi. Swap işlemlerini zorlaştırdığımızda ise finansal istikrarı istediğimiz seviyede koruyamadık. Aralık 2021’de yaşadığımız kur şokunda yabancıların parmağı yoktu. Yerli yatırımcılar/ tutum sahipleri TL’ye güvenemedikleri için o dönemde dövize atak ettiler. Dolarizasyon o dönemde yüzde 70’lere dayandı.

Dolayısıyla, meseleyi swap hattının açık mı kapalı mı olduğuna indirgememeliyiz. Iktisat politikalarına yönelik hamlelerimizi öngörülebilir halde yaptığımız, politikaların altını bilimsel olarak doldurduğumuz ve kendi vatandaşlarımızı sürece inandırdığımız müddetçe swap şeklinde kararlar yalnız detay olarak kalır. Bu tarz şeyleri yapmadığımızda ise bu şeklinde mevzular esas meselemizmiş şeklinde gündemi meşgul eder.

Kazan-kazan ilkesine nazaran ve belli koşullar dahilinde internasyonal sermayeyi içeriye çekmek için swap limitleri senenin ikinci yarısında kontrollü halde gevşetilebilir. Fakat internasyonal yatırımcı çekmekten daha da önemlisi, kendi yatırımcımızın TL’ye tekrardan güvenmesini sağlamaktır. Son 6-7 senelik süreçte vatandaşların ve şirketlerimizin dövize kaydırdığı varlıklarını tekrardan TL’ye döndürebilirsek, gerekseme duyduğumuz finansal kaynak ve istikrara büyük oranda kavuşuruz.

ENFLASYON TAHMİNİNE GÜNCELLEME

Haftanın ikinci mühim haberi Merkez Bankası’nın enflasyon tahmini güncellemesiydi. Yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 36’dan yüzde 38’e yükseltildi. Fiyatlar, Merkez Bankası’nın beklendiğinden daha yüksek hızda artıyor. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, senenin ilk dört ayında enflasyonun kendi beklentilerinin 4 puan üstünde geldiğini belirtti. Enflasyon ana eğilimindeki bu bozulma, yıl sonu tahmindeki güncellemenin temel sebebi durumunda. Çıktı açığı ve besin tutarları tahminin yukarıya çekilmesine yol açan öteki iki unsur. Piyasalar, haneler ve gerçek sektör yıl sonunda enflasyonun yüzde 40’ın altına inebileceğine ikna olmuş değiller. Piyasa katılımcıları anketindeki yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 44. Hanelerin ve şirketlerin enflasyon beklentisi ise oldukça daha yüksek. Kendi tahmininin halen ulaşılabilir bulunduğunu düşünen Merkez Bankası, ekonomik oyuncuları ikna etmek için beklentiyi yüzde 40’ın altında çapalamaya çalışıyor. Yüzde 38 iddialı bir hedef olmasına karşın, Merkez Bankası’nın bu revizyonu niçin sınırı olan tuttuğu anlaşılabilir bir durum.