İspanya’nın gezinsel şehri Malaga’da merkezdeki binaların dış cephelerine turistleri ‘evlerine gitmeye’ çağıran düşmanca mesajlar yapıştırılmaya başlandı.

Independent Türkçe’nin haberine nazaran gezinsel apartmanlara yapıştırılan çıkartmalarda “Gezgin kokuyor”, “Burada eskiden bir aile yaşardı” ve “Daha ilkin burası benim evimdi” benzer biçimde ifadeler yer ediniyor.

Irkçı fakat birazcık da acıklı ifadeler bunlar!

Malaga’da yaşananlar birazcık bizim Antalya ve Muğla’da Rus, Ukrayna ve İranlı vs. turistlerin ya da yabancı yerleşimcilerin yol açtıkları konut ve kira krizine benziyor. Fakat bizde ırkçı poster asan yok!

Malaga’da konutlar genel anlamda daha fazlaca ödeme yaptıkları için yabancılara satılıyor ya da kiralanıyor!

Ek olarak otele nazaran daha ucuz olduğundan günlük haftalık konut kiralayan turistlerin sayısı da fazla.

Bu şekilde olunca mahalli halka oturacak ev kalmıyor, kiralar artıyor vs.

Malaga’da yaşayan avukat Juan Luis Gomez’in şu tespiti de mühim: “Turizme karşı olan aynı kişiler ondan sonra iş istiyor, sanki geçimimizi havacılık ve uzay sanayisinden kazanıyormuşuz benzer biçimde.”

Bana katılır mısınız bilmiyorum fakat gezim gelirlerinde rekorlar kıran Türkiye’de de bazı gezinsel bölgelerde yavaş yavaş turistlere karşı hiddet yükseldiğini gözlemliyorum.

Göçmen düşmanlığının yanı sıra bir de birkaç gün ya da yedi gün ülkemize gelen turistlere de tepki gösteriliyor.

Bizde Malaga’daki benzer biçimde poster yapıştırmalı organize bir tepki yok!

Sadece İstanbul’da son dönemde popüler cadde, meydan ve mekânlarla ilgili “Arap dolu burada durulmaz, hadi gidelim” seçimi sözel tepkiler gösterilmeye başlandı.

Mesela eski müdavimleri İstiklal Caddesi’ne gitmiyorlar, Beşiktaş’ta takılıyorlar artık.

Prens Adaları’nda ise günü birlik gelen yerli turistlere bile kızan insanoğlu var.

“Ada esnafı para kazanacak diye biz kalabalıktan yürüyemiyoruz…”, “Güvenlik endişesi yüzünden artık evlatları gönül rahatlığıyla sokağa bırakamıyoruz” diyorlar.

Turistlere günlük kota tatbik eden, ayakbastı parası alan, açık alanda alkol alınımını yasaklayan Venedik bile gezgin fazlalığıyla baş edemiyor!

Gezim geliri iktisat için mühim, lakin bazı gezinsel bölgelerde yerli halkın kalabalık yüzünden düzgüsel hayatlarını sürdürmekte zorlanması da çözülmesi ihtiyaç duyulan bir başka mesele.

Bilhassa yazları Bodrum, Çeşme, Beşiktaş, Bölme, Kadıköy, Moda, Büyükada benzer biçimde popüler yerlerde kalabalığı azaltacak formüller geliştirilmeli!

En azından gezgin kalabalığı şehre dengeli dağıtılmalı.

***


‘EV GENCİ’ SAYISI ARTIYOR

Türkiye’nin genç nüfusu içindeki NEET (Ne eğitimde, ne istihdamda olanlar) şahıs sayısı 5 milyona ulaşmış.

‘NEET’ terimi, iş ve eğitim hayatına girişte zorluk çeken gençleri tanımlıyor ve bu gençlerin bir çok vakit evlerinden dahi çıkmak istememesine yol açıyormuş.

Daha fazlaca 16-24 yaşlarındaki gençleri kapsayan ‘NEET’ bireyler, işi olmayan olmalarına karşın eğitim ya da meslek eğitimi almak istemiyorlar, aile ile beraber yaşıyorlar ve sosyalleşmeye karşılar.

Bizde bu gençler için “Ev genci” deniyor.

Bu kişilerin bazıları doğuştan tembel, ailesinin kendisine bakmasını mesele etmiyorlar. Yeni nesil ‘NEET’ gençlerin ise çalışmak istememelerinin sebebi alacakları tutarı anlam ifade etmeyen bulmaları. O para için çalışacağıma evde otururum daha iyi diyorlar.

Bir yerden başlayıp fazlaca çalışıp bir yere gelme güdüsü yeni nesil gençlerde hızla azalıyor.

Aileden birazcık gelir var ise azla yetinip emek harcamayı tercih etmeyenler de var. Toplumsal medya, dijital platformlar, bir kedi ya da bir köpek vs. ‘ev genç’lerine yetiyor.

Bu mevzu üstünde çözüm projeleri üretilmeli.

Bu sebeple ‘NEET’ oranının en fazlaca arttığı 2. ülke Türkiye!

***


ÖLÜSÜ DE TEHLİKELİ!

Antalya’nın Finike ilçesinde kıyı balıkçılığı yapanların oltalarına takılan balon balıklarını yere attıkları gözlemlendi.

Bu istilacı balığın karaciğerinde depoladığı Tetrodotoksin kimyasalı, siyanürden 1200 kat daha etkili.

Bu balıklar ölünce zehri geçmiyor. Hatta ölü hali daha tehlikeli!

Balon balığı yediği için ölen insanoğlu oldu!

Yere atılan balon balıkları en çok da fazla sokak hayvanlarını tehdit ediyor! Bu balığı yiyen kedi, köpek, kuş vs. ölüyor!

Yeni düzenlemeye nazaran balon balığını avlayan balıkçılara tane başı 25 TL destek ödemesi sağlanacak.

Balıkçılar balığın kuyruğunu teslim ettiklerinde para kazanıyorlar. Balığın gövdesi genel anlamda denize ya da kıyıya atılıyor!

Kuyruk başına 25 TL iyi para yakında yerlerde daha fazlaca balon balığı gövdesi görebiliriz.

Gövdenin toprağa gömülmesi için cezai şartlar oluşturulmalı.

***


UZAYDA YEMEK DENEYİMİ

İlk lüks uzay turizmi şirketlerinden önde gelen SpaceVIP, Michelin yıldızlı Danimarkalı şef Rasmus Munk ile uzayda bir yiyecek deneyimine ev sahipliği meydana getirecek.

Bir tek altı kişinin katılacağı hususi yiyecek şahıs başına 495 bin dolara (16 milyon TL) mal olacak.

Aslına bakarsak gidilecek yer tam da uzay sayılmaz. Katılımcılar dünya atmosferinin sınırında altı saatlik bir yolculuğa çıkacak.

“Bu kadar kısa bir süre için o para verilir mi?” diyenleriniz çıkabilir!

Bu hususi seyahat harcayamayacak kadar fazlaca parası olanlar için düzenleniyor esasen!

Yemeğin menüsü hemen hemen açıklanmadı fakat Şef Rasmus, “Uzay araştırmalarının son 60 yılda insanlık tarihindeki rolünden ve bunun cemiyet üstündeki hem bilimsel hem de felsefi etkisinden esin alan” yaratıcı yemekler sunacak deniyor.

Madem büyük paralar topluyoruz bari ulvi, felsefi bir şeyler yapıyormuş benzer biçimde hava oluşturalım sözlerini duymaktan fazlaca sıkılıyorum.

Uzay yolculuklarının felsefi etkisinden esin alan hiçbir yiyecek yediniz mi, duydunuz mu? Ya da bu tarz bir olay olabilir mi?

***

Altyazı

“Beni ne sinir ediyor biliyor musun? İnsanlar devamlı ‘teknoloji ne kadar müthiş ilerledi, daha fazlaca vakit kazanıyoruz’ diyor. Oysa kullanamayacaksan vakit kazanmış olmanın ne faydası var?” (Before Sunrise)